Gendünde bi galibiyet olduna inananıpta, bildüremiyen sayın şayir ve yazallar…Araduğunuz yer tamı tamına da bura.Gogula "Edebiyat Defteri" yaz.Yazdın mı? Gir şindi.Haa…Şincide "Üye ol"a tıkıla. Oraları doldu." Gönder" de. Bittii…Sana bi kaç güne kadar bi haber gelü."Temam üye oldun" deyi.Hadi bakıyım işin güçün ıras gelsin. Yolun açıldı.Ne gadar kolay doulmü ?Şinci sen hem şayir oldun hemi de yazar.Giriş parası yok. Azâlık ayidatı yok. Bundan sona burada her tüllü dini yazu yazabilüsün. Bura bazen camüdür.Burada her tüllü siyaset politikası da yapabülün. Hükümeti beenmediysen yaz bi yazu.Yıkılsın hökümet. Bura aynı zamanda siyaset politikasının gonuşulduğu gavedür.Bakma sen başında "Edebiyat" yazduğuna. Sen isteduğunü yazmana bak… Mesela örneğin misal; Mehtap yıldızlar ay Vay yavrum vay Istanbulda tıramvay Angarada Aksaray Tiren yoluna deller ray Diye bi şiyir,yada; "Köyden indim şeere,şaşudum birden bire" diye bi yazu yazdın.Örneğin, mesela; Yazunda gülünecek bi yere gelindi. Oraya hemen " burada gül" yaz.Sona üzüntücülü bi yere gelinci de oraya da "Burada ağla" yaz. Haa…Dur dur. İkisine de bi şey yazma. Ne yap biliyon mu? Onnarın işaretlerini goy. Goy ki okuyanlar annasın. Boş ver sen. O işaretler yazularda olmazımış felan. Sen goy goy… Sana"napıyon sen?" diyen olusa da, yazularını da gendülerini de sil gitsin.Bundan sona,yapacan iş çok kolay.As …Yok yok çamaşur asmıcan. Üzüm asmasıda doul. Nazilli basması mı?O da nerden çıktı. Asma…Asma…Yani şiyirini, yazunu yayınlıcan. Tıkıla"Yeni yazu"ya. Sona tekrar tıkıla. Tıkılıya tıkılıya gel.Şinci sıra iresim de. Gogul emmimden iresimleri bul. Bak…Bak… Bak… Hah işte o.Ona da tıkıla. Bak iresim de yazunun başına ulandı."Gaydet" de. Temamm. Bak eserin garşunda.Şinçi görüçüye çıkma vaktı. Öteki şayirler, yazallar başlallar senin eserini okumaya.Bi kaçıda altına yazallar."Çok gozeldi.""Gozel bi şiyir okudum""Hayrikaydı" Sen onnara inan. Onnar hep doğruyu söyleller. Bazı şayir ve yazallar da ;"Şurası şöyle, burası böyle deller. Onnarı boş ver. Onnar hep gısgançdurlar.Asıl hekikatı "seçmen gurulu"yok yok seçmen gurulu doul." Seçici gurul" bilü.Onnar her gece onikiden sona , en birinci şiyirleri, bi de en birinci yazuyu seçeller. Aşam onda baykuş gibim tüne ekranının başına. Kafanı avuçlarıyın arasına al. Onikiye gadar öylecene bekle. Netice sonuçları belli oldu da,senin şiyirin yada yazun seçilmediyse… Bi yazu daha yaz anasını satıyım. Deki; "Benim şiyirim yada yazum en gozeliydi." Benim şiyirlerim ; Sayit Fayike, Orhan Kemala, Orhan Pamuğa, Ahmet Hakana daş çıkardu, daş… "Yazularım; Neçip Fazıl,Nazım Hikmet, Orhan Veli , Bediri Rahmi ayarında. Niye ki benim kine"Hee" demiyonuz da başkasını seçiyonuz?Siz adam gayuruyonuz aslanım… Bu işten anlamıyonuz. "Yaz ne olçak? Burası babayın tallası. Yaz da yaz…Bi de şu var; Sana ilhan gelmiş. Şiir üstüne şiyir yazmışsın. Öteki yazallar okusun bannaklarını ısırsın istiyon.Bakıyon ki, "bi deneden başka asaman" deniliyo. İş mi sinci bu? Nedecen? Sineye çekecen mecbur.İleride görecen. Gendünü şayir, yazar sanan bi sürü acemi burada şiyir yada yazu yazmaya kalkarlar. Sen onlara bakma. Okuma yazduklarını. Senin hayranların sana yeter. Sen onları oku."Bek gozel olmuş" de. Onnarda seninkine " Seninkide bek gozeldi" desinler. Geçinin gidin. Al gülüm ver gülüm…Böyle böyle aluşusunuz. Bi yıl sona yıllık çıkar. Onu bildürürler. O yıllıkta senin şiyirinde yayınlanu. Üç beş guruşa sana biçok kitap gönderülü. Sen bi sürü şiyir, yazu yazacan bi de kitap parası ödücen hemi ? Niye paraynan veriyollar ki? Bedava versinler. Başını sağa sola salla. Cık cık et. "Bu da iş mi ?" de. Sinillenmiş gibi yap. Yıllığa katılma… İşte böyle. Menşur oldun gitti. Sıra kitap bastumuya geldi. Bastu kitabını. Yok satsın… Nasıl? Golay doul mü ? Bu akılı sana baban virmez baban…!!! Hadi bakıyım bilindin gitti.Bu iyliğimi de unutma emi ?
Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Googleda bir şey ararken bu yazı çıktı karşıma, gülümsedim okurken...Halk olarak ağlanacak halimize gülmemiz gelenekseldir.. Acemi biri bu yazı ışığında siteye girse yolunu şaşırmazdı... Yazım şekline gelince geçmişte evimizden eksik olmayan dergileri hatırlattı... Kaleminize sağlık.
HERFE tarafından 6.3.2022 18:06:46 zamanında düzenlenmiştir.
Yaşamın içinde var olan şeyler bunlar. STK'lara git sırf orada olmak için olanlar var. Hele akçeli bir etkinlik yap ortada kalırsın. Ağır konulu bir konferans'ta mecburiyet hasıl olmadan gelen insan sayısı 10 kişiyi geçmez. Ama, çalgı çengi de ve düzenleyen Sen ol, sandalye bulamazsın oturmaya..Bedava iyidir. Bizim insanımız, seviyorum bu hallerini..Yaptıklarını anlaşıldığı halde, anlama onlarda seni severler. Keşke yılda bir kez canlı bir araya gelebilsek belki daha farklı olur, Kimbilir.? Azıcık bir yıllık aidat ya da.?!! Yönetici arkadaşlar bilirler. Verilen hizmet kalitesi yüksek, zira. Saygılarımla Abi.
sevgili dostum bu yazı nedeniyle neler çektiğimi yazsam on yazı çıkar. Ne yazıymış bee !!! Sizin gibi bana sarılıp öpenler olduğu gibi, dört yanımı sarıp ; "teslim ol yoksa ateş edeceğiz" diyenler de oldu.
Heskesin canı sağ olsun. Kimseye kırgın değilim. Tüm insanları seviyorum. En birinci de sizin gibi gerçek dostları...
Yüreklere çeşni, morallere tat olabildiysem ne mutlu bana... Gerisi lafü güzaf...
Bu saatte ihtiyacım vardı tebessüme teşekkürler. başlığı görünce sandım ki, bilmediğim bazı şeyler vardı bedevadan öğrenecektim. ama böylesi de çokhoş olmuş. selamlar.
Bu yazı, genel anlamda Defterlilere yapılmış en güzel ve en nahif eleştiriydi. Ama gördüm ki bunu bile hoş karşılamayı başaramamışız. Bu eleştirilerin daha önceleri de çoğu kez yapılması bunların herkese ulaştığı anlamına mı gelir?.. Ya da eleştiri bir anayasa kitabı mıdır ki bir kez yazılıp gerektiğinde başvurulsun?..
Çok abes kaçabilir ama şöyle bir örnek vermek isterim: sıradan insanların yaptığı hataların, yanlışların en ufağı bile neden peygamberler, ulvi zatlara yakıştırılmaz?.. Çünkü onlar insanların en üsütünleri, en temizleridir. Orfeo'nun da anlatmaya çalıştığı gibi onlar beyazdır. Ve beyazdaki leke çok dikkat çeker. Bizim Defterimiz de dalında eşsiz ve en üstün olduğundandır bunca irdeleme. Yakıştıramıyoruz çünkü.
Bir de şu ''Herkes dilediğince, kabiliyetince ne yaparsa yapsın'' zihniyeti var ( ki ben de böyle düşünüyorum). Böyle düşünenlerin eleştirilere de ılımlı bakması gerekmez mi?.. Bedri Bey gibi (üstelik yapılabilecek en hoş şekilde) göze batan, beyazda iz bırakan konuları ele alması da hoş görülemez mi?..
Ama şu an benim yaptığım da aynı şey aslında. Hoş göremeyenleri bile hoş görmek gerekir aslında ya insanoğlu laf anlamıyor işte!..
yazınızı okurken gülümsedim. ister istemez yorumlara da baktım. hepsini okudum dersem yalan olur bazılarına göz gezdirdim. birden aklıma ansızın'ın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek (ismini yanlıs da hatırlıyor olabilirim) yazısı geldi. ister istemez "ya ne işi olur yazmak derdinde olanın isimle mekanla. konusu edebiyat olan yazıların bile yönü bir bakıyorsun siteye ve site üyelerine dönmüş. hayır yani ne alaka. cidden sıkılıyorum ben bu tarz seylerdsn ve insanı bir adım ileriye taşımayan muhabbetlerden. sorsak herkesin bir gidiş dönüs hikayesi vardır burada. madem o kadar kötü neden buradayız? demek ki seviyoruz. ah sevgisini söylemekten sakınan insan ah.:)
ben de Aynur gibi düsünüyorum. yazın okuyun gerisi hikaye.
selamlarımla.
Sema Enci tarafından 8/13/2015 10:05:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kim ne derse desin, ne söylerse söylesin. Neredeyse sekiz yıldır buradayım, yazınızda espirili şive yoluyla değindiğiniz gerçeklerin dışında, ciddi anlamda şiiri, sanatı düşünp emek veren insanlarda var. Ve bunu biliyoruz ki hepimiz hâlâ buradayız. Kozmopolit bir ortam.
Tıpkı hayatta karşılaştığımız insanlar gibi... Sanat işini seven de var, başka amaçla kullanmak isteyen de...
Kim ne isterse onu bulur, onu görür. Ona döner diyeceğim ben de. Gerisi boş. Kimse kimseyi değiştiremez de, sanat sevgisini de veremez, ciddi değilse ciddi bir gözle bakmasını da sağlayamaz. İstediği şekilde değil diye kimse kimseyi de suçlayamaz. Herkes birbirine saygı duymak zorunda.
Nihayetin de kimse kimseyi silah zoruyla tutmuyor. Bazı yorumları okudum. Gerçekten çok üzüldüm. Benim sevmediğim şekilde, rahatsız olduğum türde davranış sergileyenler yok mu ? Herkes çok mu iyi ? Herkesin bir şekilde haz etmediği insan türü var. Sanata farklı bakan düşüncelere sahip insanlar var. ..
Ben ne yapıyorum , kendi adıma benim sanat, şiir anlayışıma en yakın olan kişilerin eserlerini takip ediyorum. Okuyorum. Aksi yönde olanlarla arama mesafe koyuyorum. Herkes böyle olmalı derim. Yoksa orta bir yol bulunmaz ki...
Eğer niyeti gerçekten sanat olan, şiir olan insanlar için bireyselleştirilmiş olumsuzluklar ikinci plandadır Sanat merkezli sorunlar açısından bakıldığında buranın okul olmadığını hangimiz söylemeyiz ki.
Neyse sözü uzatmayayım, Yazınız kısmen haklı ve yerindeydi.Çünkü eksikleri vardı. Olumlu şeyler de var defterimizde. Güzel şeylerde çıkıyor. Ciddi anlamda sanata eğilen insanlarda var.
Bakın sizin gibi ne güzel ciddi gözle sanata ve şiire eğilmeyen insanları yazı yoluyla iğneleyen değerli insanlar da var. Bu da gerekir elbette eleştiri de gerekir de... yani madem yazının adı Edebiyat defteriydi yazı her yönüne değinmeliydi derim. Bakın bu da defterin başka bir güzel yanı.Eleştirisel yazıyı eleştiriyoruz :) Beni anladığınızı biliyorum. Buna inanarak bütün samimiyetimle yazdım. Lütfen incinmeyin. Yoksa incinirim bunu da siz biliyorsunuz. Dostluk gibi bir güzelliği de var defterimizin.Yıllara bölünmüş eserlerin gölgesinde ne güzel anılar bırakıyoruz .
l. "Şiiri, sanatına düşünüp emek veren insanlar var" Benim hangi cümlem, hangi görüşüm buna karşı ?
Diyerek cevap vermişsiniz. Ben siz öyle yazmışsınız demedim ki. Şiirin hiciv türüde espiri bir dille güldürerek düşündürmeye sevk etmiştir. Bu mahiyette ele alınca yazınızın beni düşündüren yönlerinden dem vurdum bende.
2."Sanat işini seven de var,başka amaçla kullanmak isteyen de" Sanat sevilerek yapılan başka amaçlarla kullanılmaması gereken bir olgudur.
Kesinlikle katılıyorum.
3."Kimse kimseyi değiştiremez" Doğru. Ben böyle bir fikirde mi bulundum?
Hayır bulunmadınız. 1.şıkla aynı çerçevede değerlendirebilecek bir soru.
4. "Kimse kimseyi suçlayamaz" Bu da doğru. Ben kimi ne ile suçladım?
İsim verilmeden zan altında bırakılan hiç kimse yok yani. Böylesi bir cevap yazıyı tümden red etmek anlamına gelmez mi ? Nihayetinde mizahi bir yön bulunsada buna sevk eden öze indiğimizde tatlı sert şekilde bir eleştiri olduğu ve bunun ortaya söylenmediğini iddia edemeyiz değil mi ?
5." Herkes birbirine saygı duymak zorunda" Evet öyle. Yazının tümünden saygı duyulma fikri çıkmıyor mu ?
6. "...aksi yönde olanlarla arama mesafe koyuyorum." Bu sizin en doğal hakkınız. Ancak "Herkes birbirine saygı duymalı" fikriyle çelişmiyor mu?
Saygının tersi saygısızlık oluyor. Saygısızlığın kelime anlamı çok geniş kapsamlı sayın hocam. Bunun canlı örnekleri çok gördük.
7. ...niyeti sanat olan kişiler için burası okul" Evet doğru.
"herkes iyi olmak zorunda değil." Bu da doğru. Peki bilenin bilmeyene doğruyu öğretmesi bir insanlık bir yazarlık görevi değil midir?
Kesinlikle hem de en baş görevidir .Katılıyorum görüşlerinize.
8. "Yazınız kısmen haklı" "Eksikleri vardı" Bu yazı bir deneme yazısı değil. Mizah tarzında kurgulanmış sıradan bir yazı.
9. "Lütfen incinmeyin" Hayır incinmedim. Ancak bir mizah yazısından denilmiyeni demiş gibi değerlendirerek hiç alakasız yerlere çekmenizi hayretle karşıladım.
Neyse gelelim yazının özüne ;
l.Buraya üye olan herkes aklına geleni şair, yazar kısvesi altında istediği gibi yazmalı mı ?
Elbette hocam, belli bir sanat disiplini içinde yazılması en doğru davranış şeklidir.
2. Kendisini din bilgini, okuyanları da zır cahil yerine koyarak burada fetva vermeli mi?
Tabi ki de hayır. Burası fetva verme, propaganda merkezi değil ki...
3.Kendi siyasi görüşünde olmayanlara hakaret edip, kendi siyasi görüşünü empoze edebilmeli mi ?
4.Yazdığı yazı yada şiire kibarca yapılan yoruma kızıp yorum yapana hakaret edebilmeli mi?
Bu konuda en çok muzdarip olanlardan biri benim inanın. Hakaret hiçbir koşulda kabul edilemez. Edebiyat sanatını icra edenler ise insani ve kültürel anlamda böylesi bir hareketi en fazla kabul edilmez insanlar. Çünkü onlar yazınlarıyla örnek kişilik sergilemek gibi bir misyonu taşır iken, gerçekte eserleriyle çelişen bir davranış içine girdiklerinde bu kendilerini güvenilmez kılacaktır.
5.Bir yazıda hiç uygulanmayan işartleri kullanana yine kibarca yapılan uyarıya kızan ona hakaret eden sonrada da yorumunu silmek yerine teşekkür edip hatayı düzeltmemeli mi? ( ki bu konuda ne kadar titiz olduğunuzu biliyorum)
En nefret ettiğim hususlardan biri evet, yazı da şiirde ikonlar internet dili garip şekilleri kullananlardır. Dilinin gelişimine, edebiyata katkıda bulunan insanların lakayt görülebilecek böylesi tutumları girişmeleri sanata karşı baktıkları pencerenin son derece ciddiyetsiz bir kimliği varmış intibasını bırakıyor okurda.
Ve son söz,
Sizi sevdiğimi, saydığımı bilirsiniz. İstemeden kırgınlığa neden olmuşsam kusura bakmayın. Haksızsınız demedim sözün özü sadece eksikti dedim... Keşke aynı mizahi şekilde iyi yönlerinden de dem vurmuş olsaydınız dedim.. bu yani.. Değerlisiniz. Hep de öyle kalacaksınız.
Sevgili Şükran AY Siizin edebiyat, özellikle de şiir gücünüzü bilenlerdenim.
l. "Şiiri, sanatına düşünüp emek veren insanlar var" Benim hangi cümlem, hangi görüşüm buna karşı ?
2."Sanat işini seven de var,başka amaçla kullanmak isteyen de" Sanat sevilerek yapılan başka amaçlarla kullanılmaması gereken bir olgudur.
3."Kimse kimseyi değiştiremez" Doğru. Ben böyle bir fikirde mi bulundum?
4. "Kimse kimseyi suçlayamaz" Bu da doğru. Ben kimi ne ile suçladım?
5." Herkes birbirine saygı duymak zorunda" Evet öyle. Yazının tümünden saygı duyulma fikri çıkmıyor mu ?
6. "...aksi yönde olanlarla arama mesafe koyuyorum." Bu sizin en doğal hakkınız. Ancak "Herkes birbirine saygı duymalı" fikriyle çelişmiyor mu?
7. ...niyeti sanat olan kişiler için burası okul" Evet doğru. "herkes iyi olmak zorunda değil." Bu da doğru. Peki bilenin bilmeyene doğruyu öğretmesi bir insanlık bir yazarlık görevi değil midir?
8. "Yazınız kısmen haklı" "Eksikleri vardı" Bu yazı bir deneme yazısı değil. Mizah tarzında kurgulanmış sıradan bir yazı.
9. "Lütfen incinmeyin" Hayır incinmedim. Ancak bir mizah yazısından denilmiyeni demiş gibi değerlendirerek hiç alakasız yerlere çekmenizi hayretle karşıladım.
Neyse gelelim yazının özüne ;
l.Buraya üye olan herkes aklına geleni şair, yazar kısvesi altında istediği gibi yazmalı mı ?
2. Kendisini din bilgini, okuyanları da zır cahil yerine koyarak burada fetva vermeli mi?
3.Kendi siyasi görüşünde olmayanlara hakaret edip, kendi siyasi görüşünü empoze edebilmeli mi ?
4.Yazdığı yazı yada şiire kibarca yapılan yoruma kızıp yorum yapana hakaret edebilmeli mi?
5.Bir yazıda hiç uygulanmayan işartleri kullanana yine kibarca yapılan uyarıya kızan ona hakaret eden sonrada da yorumunu silmek yerine teşekkür edip hatayı düzeltmemeli mi? ( ki bu konuda ne kadar titiz olduğunuzu biliyorum)
Samimiyetle söyleyeyim. Ben bu yazıyla ahkam kesmek niyetinde değildim. Sitemizde yapılan bazı küçük ayrıntılara mizahi bir yaklaşımla değinmek istemiştim. Yapılan bir kısım yorumlara bakıyorum da ; Aman Allahım. Ben neler yapmışım.
Keşke bu yazıyı yazmasaydım. Bütün zevkim, bütün heyecanım kayboldu...
güldürürken düşündürüyorsun....ben okudum bana düşeni aldım.....yöresel dillere de bayıldığımı bilirsin...sen artık kabına sığmıyorsun ...bak sevenlerin ne kadar fazla...elinde tuttuğun kalem sana yakışıyor usta.... en derin sevgilerimle
Tevfik Fikret bir resminin altına "Güleriz ağlanacak halimize" yazmış.
Gerçekliliği var yazının. Ayrıntıya girmeyeceğim.
Kendi adıma hani koptum derler ya: Koptuğum yer şair ve yazar adlarıydı.
Birkaç ay evvel mikrop yuvası diyordum ama şimdi başka bir benzetme buldum. Kurbağalı göl. Arada bülbüller de geliyor ama o vırak cırak arasında duyulmuyor işte.
...birinin orfeoya ölü yiyen akbabadan bir farkının olmadığını ve lağım kokan düşünceleri ile ancak önündekini kirlettiğini hatırlatmalı...siteyi ve bizleri beğenmeyen örümcek ağı kaplamış düşüncelerinin cıyak cıyak bağıran bir eşekten farkı olmadığını göstermeli....bedri tokul her daim duruşu ile örnek aldığımsınız...böyle çürük düşünceleri yönetim neden barındırır onu da anlamış değilim...
“Mikrop yuvası” ve “Kurbağalı göl” benzetmeleri evet site için. Ağır ve yakışıksız bulabilirsiniz. Hatta daha başka sıfatlar da kullanabilirsiniz.
Bir atasözü: “Hocanın sarığı beyazdır leke götürmez”. Bir de kısa şiir Özdemir Asaf’tan: Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu/Birinciliği beyaza verdiler.
Sitenin kuruluşundan beri buralardayım. Nice beyazın mikrop kapıp hastalandığını hatta “öldüğünü” ; nice bülbüllerin bu bahçeye artık konmadıklarını bilirim.
Benim hastalığım da iki seneden uzun sürdü, bir ay kadar önce geldim. Hala nekahet dönemindeyim.
Size samimi bir itirafta bulunayım. Bu yazının DOĞRU-YANLIŞ tartışmasını başlatacağını bilseydim yazmazdım. Benim niyetim bir görüşten, ziyade bir hoşluk yapmaktı.
Şunu da söyleyeyim; "Mikrop yuvası" ve "kurbağalı göl" benzetmeleri site içinse ağır ve yakışıksız olmuş.
Bak ben sizin gibi değilim işte... Buradan aldığım böcekler evi sardı onlardan kurtulmak için ilaç aldım Ödüllerim de öyle onları sergilemek için üçüncü vitrini yaptırdım.
Aslında ben benim kadar ünlü olamayan sizin gibi acemileri savunmak istemiştim. Sizi çok iyi anlıyorum. Okumakla anlamak ayrı kavramlar.
Ne kadar haklısınız. benimki de iş işte. Ne yapmışım ? Hastaneye gitmişim da falanda filanda konu mu bu şimdi? Ne olur bu seferlik beni af edin. Bir daha öyle densizlikler yapmam.
Eğer Bedri Rahmi, Nazım Hikmet ayarında değilseniz o sizin kabiliyetsizliğinizden. Bak ben onların seviyesindeyim işte.
Bu yazıyı bir defa daha oku yine de anlıyamazsan. Boş ver başka yazılara geç.
Edebiyat Defteri kurulalı bu son günler kadar kulağı çınlamamıştır herhalde. Güzel abiler, bırakın kim ne yaparsa yapsın. Burada bir idare var, kurallar var, işleyiş var. Ben sizin güzel anılarınızı hikayelerinizi okumak istiyorum.
Sevgiler saygılar Bedri Abi.
Aynur Engindeniz tarafından 8/13/2015 1:56:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
Evet haklısın can bacı. Hakikaten gerildim. Hani bir söz var ya şimdi tam hatırlayamadım. Dostun attığı bir gül yaralar beni diye. Öyle oldum. Senin gibi değerli canım bir bacımda hiç bir art niyetim yokken beni eleştirince elinde olmadan alınıyor insan...
Yahu hemen de alınıyorsun Bedri Abi. Bunca zamandır bunlar eleştirildi, hatta bunu yıllar önce ben de yaptım ama değişen bir şey yok. Sistem kendi akışı içinde ilerlemeye devam edecek. Tıpkı hayat gibi. Bu tür yazılar içinde okuduğun en şirin üsluplusu seninkiydi. Tamam bunu yazdın hoşluk oldu. Ama burada kalacak mı? Sanmıyorum. Yorumlarda devam edeceğiz mevzuya. Ne gerek var bunca strese girmeye. Sonuçta kimse bize burada herhangi bir görev vermedi. Şuna buna yardımcı ol, hatalarını bul, düzelttir demedi. Öyleyse yardım ettiğimiz insanlar bize yamuk yapınca niye hemen bir yazıyla şiirle serzenişe geçiyoruz. Ben sizleri seven bir dostunuz olarak konuşuyorum. Şu sözlerimin seninle alakası yok ayıca onu da belirteyim de darılma Bedri Abi. Hemen cahillik işte deyip küsüyorsun. Ben seni polemiklerin kavgaların içinde hiç görmedim. Görmeyi de istemem ama senin bileceğin iş tabi. Sami Bey, sen, Kemal Bey, Tacettin Abi...siz bu sitenin sevilen saygı duyulan değerli büyüklerindensiniz. O yüzden sizleri stresli ve polemiklerin içinde görmek istemiyorum.
Can Bacı ! "Otur ourduğun yerde.Her şeye burnunu sokma"demek istiyorsun da,kibarlığından öyle yazmıyorsun. Ben anladım. Sizin gibi etkili bir kalemin uyarılarını tabi ki dikkate alacağım. Bir daha yazmam. Niyetim bir hoşluk olsun du. Becerememişim demekki. Cahillik işte...
Merhaba Bedri Bey, yazıyı okuyunca içinde kendimi buldum.
Edeniyat hakkında uzaktan yakından bir egitimim olmamasına rağmen nette gezinti yaparken rastladım Edebiyatdefterine.
Aynen dediğiniz gibi üye oldum ve o gün bugü dür çıkmadım. Çıkmaya da niyetim yok.
Eh, hal böyle olunca sizlere de ister beğenin ister beğenmeyin okumak kalıyor :-) bak işte o gülücükten koydum, aslında orada gülünmeyecekti ama kimsenin ağlamasını istemiyorum.
Hangi birimizin eğitimi var ki. Edebiyat eğitim işi değil galibiyet (pardon gabiliyet) işidir. Burada yazıyor okuyoruz işte...Çok güzel bir hobi bu. Sitemizde sınıfının birincisi.
Senin yazılarına ,şiirlerine gelince ; İstemesek de beğeniyoruz. Çünkü güzel yazıyorsun.
Merak ettim gerçekten kullanılan lehçenin yöresini. Çok değişik geldi bana. Konuya gelince; düşündürücü gerçekten. Ancak, hoş bir mizah diliyle kaleme alınışı tebessüm ettirdi bizlere. Edebiyat Defteri, gerçekten güzel bir site. Seviyeli, genelde eli yüzü düzgün, iyi niyetli insanları barındırıyor bünyesinde. Arada bir, hoşumuza gitmeyen, tak tir etmeyeceğimiz hususlar da olacaktır tabi ki. Hepimizin zevkleri ayrı ayrıdır zira. Burada yazı ve şiir kaleme alan insanların bir çoğu, sadece hobi olarak bu işi yapmakta. Bu nedenledir ki; yazdıkları çok güzel olmuş, güne seçilmiş, okuyucusu fazla olmuş gibi çokça beklentileri olmadığını düşünüyorum. Güzel bir uğraş burası. Güzel dostlar var. Ve, bu gök kubbede hoş bir seda bırakma imkanı sunuyor insanlara. Daha ne olsun?
Zaten benim demem de oydu. Demek ki aynı şeyleri düşünüyormuşuz.Memleketim Amasya .Dil çocukluktan kalan etkilrin yansıması heralde... BU SİTE ÇOK GÜZEL Bİ SİTE...
Artık insanlar arasında her şey al gülüm ver gülüm değil mi zaten? bunun edebiyat sitelerine de yansıması normal bir durum aslında. Şöyle bir düşünürsek menfaati olmadan kim kime ne yapıyor ki? Doğru mu? Elbette değil ama maalesef 5-6 yıl sonra şuanda yetişen çocuklarımız vicdan nedir ve karşılıksız yapılan işlere ne denir? iyilik nedir bilmeyecekler galiba.
Neyse yazıdan çok fazla sapmayayım :) Hiciv tarzında olmuş efendim, hem güldük hem düşündük. Dimağınız var olsun.. Saygılar
Eyşan Deniz tarafından 8/13/2015 9:29:49 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bu Eyşan kardeşimiz de bizdendir komutanım, senin benim kadar olmasa da onun da birkaç tahtası noksandır... kendini bir başka edebiyat sitesinden kovdurmayı başarmış bir hızlı muhaliftir... hemi de genç ve de güzel bir kızdır... çok güzel şiirler yazar... favori listende kaydı yoksa hemen kaydetmelisin...sevgiyle
Değerli Bedri Tokul, bu ne şimdi? Ben şahsen bu işin sonunu bırakmam bilesiniz. Mahkemeyse mahkeme, iknaysa ikna. İş mi şimdi bu?
Bunca know how verilir mi millete, dökülür mü ortalığa? Yarından itibaren görün bakalım olacakları. Bir sürü acemi doldurur ortalığı, başlarlar mı bedava verdiğiniz taktikleri uygulamaya? Onsan sonra kurdele yüzü görmeyiz.
Hocam samimiyetimle, herhalde Defter'e girdim gireli en çok güldüğüm yazı buydu. Ayna tutmuşsunuz yüzümüze, biz gülmeyeceğiz de kim gülecek bu komik hale?
Adım geçtiğinden söz hakkım doğmuştur, ondan için geldim tebura... Sevgili komutanım, güzel bir pohpohlamayla gururumu okşadığınızdan ötrü varolun, hep pohpohcu olun (bana karşı, ötekilere boşverin) pek mutlu oluyom, o aralar avradı dövmeye mola veriyom valla.. Metin hocamızın bilinçli ettiği yorumların yanında bizimkiler yalakalık etmekten ibaret tabii ki... Bir de BİR TUTAM AĞAMN hakkını yemeyin, adamcağız yeni dede olup torunun altını değiştirir değiştirmez gelip bilinçli, hoş yorumlar yapıyor. Ben evde oturup duran bol zaman bir moruk olduğumdan yazılara şiirlere ayırdığım vakit bolcana ama ADI GEÇEN BU İKİ DOSTUMUZ, biri URUSYA' DAKİ MOSKOF şehrinde Nataşa yengelerin arasında baştan çıkmamayı başararak zaman ayırıp, öteki de Türk futboluna yepyeni bir statyum yapan işçi kardeşlerimizi tembellik ettiklerinde Karadenizin azgın sularına atma faaliyetlerinden zaman ayırıp KISITLI ZAMANLARINDA YAPIYORLAR O GÜZEL YORUMLARINI. Onları ve o aralıkta Serhat Bingöl kardeşimi de yaptıkları düzenli yorumları nedeniyle selamlamak istiyorum...
Sevgili Kardeşim. Bir siz birde Kemal Paracıkoğlu kardeşim mümkün olduğunca ayırım yapmadan yazıları şiirleri okuyor, yorum yazıyorsunuz. Bende fırsat buldukca sizin gibi davranmaya çalışıyorum. Binbir emekle, binbir umutla yazılan yazılar okunmayınca, yorum yapılmayınca boynu bükük öksüz çocuklar gibi kalıyor. Kıymetli Kardeşim. Bu bir gerçek.Kendi yazımız olunca nasılda peşine düşüyoruz. Nasıl da heyecanla takip ediyoruz. Buraya her şiyir yada yazu (pardon şiir yada yazı) ekleyenlerde aynı heyecanı yaşıyorlardır. Hiç birimiz profesyonel değiliz. Hiç birimiz en birinci de değiliz. Ayıracağımız bir iki dakika yazının sahibini mutlu eder. İnsanları mutlu etmek bu kadar basit iken küçük bir emeği esirgememeliyiz. Daha diğer konular da var. İçim dolu yazdıkca yazasım geliyor.
Size ve Kemal kardeşime bu yazıya değil, diğer yazılara da yaptığınız yorumlar için sonsuz teşekkürler ediyorum. Selam ve Saygılarımla...
Can komutanım, Biz üye olurken, "üyeliğe giriş sınavı" na soktuydular. Sınavda, anafikrini vererek bir tane üç yapraklı roman, on tane onar yapraklı öykü, yirmi tane heceyle, yirmi tane aruzla, yirmi tane de serbest şiir yazın dediydiler. Aruz şiirlerini de farsça yazmayı şart koştuydular. Ben soruların hepsini yaptıydım da PATTADAK diye biri varmış, bir kutu çukulata ve bir çelenk çiçekle onun yanına gidip kaydettirebildiydim kendimi. O zamanlar loptoptan vazgeç, gogul bilem icad edilmemişti daha... Zaten bu gogul icad oldu, Pattadak'ın işleri bozuldu. Adamcağız bizim götürdüğümüz çiçeklerle çikulataları satıp evine ekmek parası götürürken, bu gogulun yüzünden herkes onunla yüz göz bilem olmadan üye oldu. Çok üzüldüm valla! Olcek şe mi şindik bu? Bizim ne günahımız vardı? Götürdüğüm çikulatayla çiçeğimi geri versinler... Ya da yeni gelenleri de sınav etsinler; soruları da ben sorayım. Dini bütün yazar olacam diyenlere bakara suresini Türkçe olaraktan yaz deyim... Siyasi ikbal için gelenlere Atatürk'ün "NUTUK"unu oku deyim...
Hani diyoruz ya, seçki kuruluna da anlayışlı olmak gerek, işleri zor diye... doğru olan bu...sadece değerlendirmelerinde, birbirini rencide eden yazarlarla Türkçeye itimam göstermeyen yazarlara prim vermeseler yetecek.son günlerde "öykü" yazılarından seçki yapıyor olmaları o kadar hoşuma gidiyor ki...bunu sürdürebilirlerse öykücülük gelişme sürecine tekrar girecektir diye düşünüyorum...
yeni yazarlara tenkit yapmaya gelmiyor... sana ne leeennn, deyip çakıyorlar tokatı... valla böyle yasaklı listesinde kaydım olan beş altı kişi var... benim de yasaklı listemde onlar var elbet...genelde cübbesiz avukatları bu yolla uzak tutuyorum yazılarımdan... Tabii ki, kim güzel yazı yazıyor ve saygılı olabiliyorsa başımız üstünde taşırız...
Yazın lehçeli bir üslup kullanılarak yazılmış çok güzel bir mizah yazısıydı...insana hem okuma keyfi yaşatıyor, hem düşündürüyor... kaleminize yüreğinize sağlıksayın komutanım...Saygılar
....
Kemal Paracıkoğlu tarafından 8/13/2015 2:29:33 AM zamanında düzenlenmiştir.
Hah söyle kıymetli dostum. İçim çok dolu.Hiç olmazsa bir görüşüme katılın da rahatlayayım diyordum. Metin kardeşime de yazdım. bir sen bir de Nitem Tran okumak yorum yazmak için emeğinizi esirgemiyorsunuz. Sağ olun.
Biliyon sabahleyin erken kalkıyom. Emme senin ne diyecanı maraklanduğumdan bekledim anasını satyım. Gazaya bırakurum dedim. Gozlerimin gapa kapanıyo ben zolluyom. Bebaa yanıyı aldımıyom. Sabaa bırakmıycam diyoken aha da senin yazun altında çıktı. Iratladım.Yazdukların bek gozel de içiynen ilgulü bi şey yazmamışın gardaşlık !!! Neyse yatıyom artuk. Onuda sona yazan. Haydi bakam iyi olsun geçen...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.