4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
982
Okunma

İki eylemden bir yeni büyük eyleme varmak arayışıdır okumak.
Varılacak olan nokta, düşünce/fikirsizlik eğlencesine isyanın getireceği değişimdir.
Emperyalizmin büyük gericiliğine karşı, düşünce üretiminin ilerletme malzemesi olarak bakıyorum kitaplara.
Dünyayı algılama derinliğinin, kütüphanemizdeki okuduğumuz kitap ve sayfa sayısıyla doğrusal bir orantı içerdiğine inanıyorum.
Okumalarımızda ve özel anlamlar da; ’Best Seller’ övgülerle nitelenen ve tavsiye edilmiş kitapları okumakla bir yere varılamayacağını düşünüyorum. Bu tür okumaların, ’The System’in istediği tipte bir birey/kitle değişimsizlik sürgitliğinden başka bir yeni(lik) getireceğini de hiç sanmıyorum !
Temel olan, temelden başladığı ve insan düşün/duygu ağırlığını taşıyacak asal yapıyı oluşturduğu için "temel"dir gibi basit bir akıl yürütmeyle, temelsizliğe isyan ederek yapılmalıdır diyorum "okumak" eylemi...
Neden ülkemiz ve birey/halk toplumsalımız bu kadar tepkisiz ve bu kadar olan bitene hayretsiz sorusunun cevabınında burada olduğuna kesinlikle inanıyorum.
Okumak; sessiz ama sizi yeniye götürecek düşüncelerle, derinden sarsılmaktır ! Yazmak; sessiz düşüncelerin girdabından yeniye dönüşmüş düşüncelere ilerle(t)mek !
Neden yazılarımız hep ağlamaksıdır? Neden metinlerimiz şiirlerimiz, çokluk olarak Sadizm ve Mazoşizm sentezini zorlar nitel/nicel akılsızlığındadır peki ?
Neden herşeyimiz akıldan beride ve duygudan ötelerdedir ? Ve neden vicdansızlık bu kadar dengesiz geneldir ?
Neden bir bölümde takılı kalmıştır, bütüne varmak yerine nazım ve manzum okuya/yazdıklarımız ?
Neden olana bitene isyan değildir ?! Neden reddiye okuma değildir ya da neden reddiye okuduklarımız olan, bireysel ve toplumsal bu kötü oluş halimize, çözümler üreten değildir yazdıklarımız ?
Niye bu kadar -aşk-çıyız, sevgiyi/saygıyı bilmeden ? Niye bunca kolaycıyız -aşk- gibi... Ve niçin zor olandan kaçıyoruz ? Ki, zor; ilke, bilgi, sevgi ve saygı tutarlılığıdır.
Niye bu kadar ’saman’a sayılmış karakterimiz ? Niye kalbimiz ’tezek’leşmiş ve beynimiz bunca ’kaka’laşmış ? Bunlar olurken biz neden fakına dahi var(a)mamışız!?
Ve neden bu kadar sadece cinsel yoğun aşk, popüler ve de topüler(!) kültüre zaafı önermektedir ’The System’ ?
Ve bizlerin okuduklarından yazdıklarına yansıyanlar, neden bu önerdiklerinin tıpkısının aynılığını arz etmektedir büyük sistemin ?
Niye bunca basit, üstyapısalcı ve işlevselciyiz ?
Niye okumak, aydın olma iddasıyla(!) birilerinin okuduğu -bilinçli sahte- olanı, yine aydın sorumluluğuna -bilinçli ihanet- ederek ve sizden daha az okumuşa "okutmak" olarak gerçekleşir genellikle ?
Öyleyse okumak; çoğunlukla başkasına okutmaktır ! Ve düşünmek, yazmak eyleminin dağarcığı, okuduklarınızla birilerini anlamsızlık ’düş’lerine düşürmektir !
Biz her ne kadar -okumak sessiz düşünmek, yazmak sessiz konuşmaktır- desekte üstelik !
Göktürkmen
Ahmet Kutlu Ayyüce
05 Temmuz 2008