Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Göktürkmen
Göktürkmen

Olgu Kurgu Falsifiye Tarih-3

Yorum

Olgu Kurgu Falsifiye Tarih-3

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

960

Okunma

Olgu Kurgu Falsifiye Tarih-3

Olgu Kurgu Falsifiye Tarih-3

Kısaca, aydınlanma ve pozitivizm olarak niteleyebileceğimiz bilimsel gerçekçilik, üniversalite ve globalizm çelişkisi demişken, tam da burada; bireyci ve toplumcu olarak yeniden sınıflanmalıdır.

Batılı merkezin çıkarcı bireyciliğini, beyaz adamın üstünlüğüne dayalı hristiyanlık ve pagan Grek-Latin ve judaik kültür temele orturtulmuşluğuyla beraber düşünmeliyiz.

Kurgucu bilimde temel alınan (kabul edilmese de) başlangıç böyledir.

Her halükârda ve her şey Batı’da başlar.

Batı’ya özge yontulmuş, Batı’ya has.. ama genele doğrudur.

Böyleyse o türdeki doğru; bilimsel olarakta “doğru”dur !

Peki, gerçekte öyle midir?

Doğruyu söylemek gerekirse, son iki yüz elli yıllık verilere bakıldığında böyle bir “zahiri” durumdan ve varlığından da bahsedebiliriz.

Ama bu hal, “doğru” ve “gerçek” kavramlarının bilime uygulanmasındaki fark kadar bir zahirilik yaratmaktadır.

Doğrusallığın buradaki anlamı; tekdüzelik, batıperest bir saplantıya takılıp kalmışlık sapmasızlığı şeklindedir.

Yine her şeyi sermaye sınıfsal mantığıyla kendine yontmak ve de bu yolda bildiğini oku(t)mak şeklindedir !

Neticede de bu anlayışa uygun teori ve pratikler, Batı merkezli kurguculuğa da gayet uygun düşmektedir.

Kendi çıkar ve beklentilerine göre tutturulmuş ve sömürüyü sürekli tahkim etmeyi sabit fikir haline getirmiş bir yol..

Medeniyetin “oksidentik” Batı gayrisindeki olanına açıl(a)mayan anlamında bir kompleks olmama halidir...

Yani özne her kimse (ki özne Batı’dır), ona öznel ve onun işine yararlık durumundaki konumlanma gibidir..

Söylemek istediğimi, bu anlamda bir komplekslik karşıtlığı ve tekilciliği şeklinde anlatabiliyorum,

Buradaki kavramımız, kurugucu ve Batı merkezli bilimselliğe has olan bir “doğru” anlamında olacak şekilde önerilmektedir.

Öznel ve Sömürgen Doğrusuyla Bat
ı:

Böyle olunca, bir de izahı mutlak “gerçek“ kavramı ortaya çıkmaktadır.

Bu kavramı, önüne getireceğimiz “bilimsel” sıfat tamlamasıyla; değişmeyen ve evrensel anlamda yasalara sahip, temel bir sabitlik hali olarak yazabiliyoruz.

Buradaki anlayış ve kavramdaki bilim imgesi, kurgucunun aksine olgucudur.

Ayrıca diğeri gibi öznel de değil, nesneldir.

Nesnel olmakla birlikte, bireyci veya bir başka toplumsal sınıfa (öznel) has da değildir.

Bilakis, beşeri ve toplumcu olmak adına eşitlikçi ve kamucudur.

Bütün bu açıklamalardan sonra yazmaya çalıştığım bu ikinci kavramı şöyle niteleyebiliyorum.

Kurgucu ve Batı merkezli bilimsel “doğru”nun karşıtı olacak şekilde, olgucu ve evrensel “bilimsel gerçek”lik olarak belirtebiliyorum.

Kurgucu ekoldeki içerik ve farklar, amaçlanmış olan emperyal somutun, soyutunu bütünleyecek biçemde aynı
dır.

Burada Batı’lı türünün yanı sıra, kurgucu Doğu ekolüne de Rus, Çin, Arap ve Fars Türklükbilim kolları olarak ayrıca göndermede bulunuyorum.

Dinsel bir nas/doğma gibi tartışılmaz ve hikmetinden sual olunmazlıklar durumu, bu Doğu versiyonlarında da mevcuttur.

Daha kristalize ve yoğunlaştırılmış şekilde söylersem:

Batı’nın kendine özgü “doğru”ları vardır…

Gerçeğin ta kendisi ise Doğu’da, yani sömürgelerde yaşanır.

Türkiyat adına, Doğu ve Batı emperyal yazımı bir fabrikasyon etnisiteler bütünselliği ile karşı karşıyayız !

Yani yol, o hep bilindik sözdeki gibi; Roma’ya çıkmaktadır…

Birazda şaka yollu ve zaten “Roma” da Oryanto-oksident Batı’dır şeklinde bir gönderme yapabiliyorum.

06.Mart-2015
Ahmet Kutlu Ayyüce

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Olgu kurgu falsifiye tarih-3 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Olgu kurgu falsifiye tarih-3 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Olgu Kurgu Falsifiye Tarih-3 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL