3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1321
Okunma

Büyüdükçe küçülmek ya da -Dolarman-cı "büyük Amerikan rüyası"...
Hiç bir ekonomik karşılığı olmayan, hiç bir iktisat kuralının kabul etmeyeceği tür de; sadece ilkellik, barbarlık ve bin türlü vandallıkla, küresel çetenin bastığı pis yeşillerı tüm dünyaya dayatmak !
Emek değeri sıfır, kulllanım değeri insanı ve insanlığı kullanmak amaçlı pisliktir...
Küçüldükçe insan olarak büyümenin masum ve mazlumluğu ve büyüyüp, süper güç oldukça küçülen bir sömürgecinin bireyi olmanın daha önemli oluşu !
1952’den beri bize dayatılan budur...
Rüya kabustur !
Tüm Amerikancıların, en mecazi saygılarımla aklına tükürmüş oluyorum !
Hal-i pür melâl ortadadır...
Sömürülmekte olup ve de "küçük Amerika" olmak rüyasıyla vardığımız en son nokta; moron halk, idio birey ve sürü millet oluşmuşluğumuzdur!
Bu kadar karşılıksız ve aşırı derece de para basmanın enflasyonist baskı yaratmasına dairlik kuralı, bir tek "Federal Reserv" ve yeni yeni reserv para ve otorite olan "ECB : European Central Bank" için geçerli değildir sanıyorum !
Burada, "Nasıl bir iktisat kuralı bu lan ?!" sorusunu sormuş oluyoruz?
Bu kefereler yıllardır, karşılığında "altın rezervi" olmak şartını da kaldırtarak basıyorlar doları, avroyu, sürüyorlar "küresel piyasaya"...
Hiç te öyle Amerikan parasının ya da Ab avrosunun kronikleşerek, devalüve ya da enflatif etkilere maruz olduğunu görmüyoruz !
Karşılığında üretim var denecektir, üretimin sermaye bölümü var, emek bölümü yoldan çıkmış sürügen hal ve yoldadir.
Bunun bir-iki nedenini de yazabiliyoruz.
Bir, aşırı likitideyi oluşturup sen pompalıyorsun cukkayı ama talep fazlasını da çevreye dağıtıp, enflatif ve devalüvatif etkilerini de oralara kakalıyorsun...
Bir de üretimi oralara doğru fabrike edip, emeği piç, çevreyi iç ediyorsun !..
Peki, deflatif etki birikimi stresi ve riski ne oluyor ?!
Onu nasıl emdiriyorsun ?
Basit iktisat soruları-1
Sosyalizm ve eşitlik derken hep eleştiri gelirdi, biz de bilir bilmeksizin eleştirirdik...
Ya nasıl olur, bir de neden "işçi diktatörlüğü" ve hep çalışmak ?
Muhabbetin devamı şudur; niye sosyo-komünalizm fakirlikte-yoklukta eşitliği dayatıyor ?
Hiç aslı yoktur, bu soruların...
Soru değil bir kere; yani cevaba sorulmuyor, soruya sorulan soru saçmadır da o nedenle....
Makinalaşmış gücün emek yoğun proleteri, yüksek teknolojinin de akıl-zihin yoğun işkolunun yükünü azaltması, liberal ekonomilerdeki özelleştirmeye benzemez !
Yanlış ve yanılgı örtüşümü buradadır.
İrrasyonel noktadır, farklı aklilikle görüp-bakmak gerekiyor !
Orada, makinalaşma ve yüksek teknolojinin, proleter gücün yerini almasıyla ortaya çıkan, artan boş zaman; "hoş zaman" olarak sosyalize olmuş ve sosyalleşmiş insana sunulur.
Genel eğeri, emek değerinden ve kullanım ve tüketim değerine alma farklarıyla...
Yani, daha fazla kültür, daha fazla tatil ve daha fazla insani faaliyetlere dair bir konum hasıl olur...
Karşıtı ya da güya "milli gelir" paylaşımcısı kapitalist ekonomilerde ise, bu makinalaşma ve tekno hegemonya patronaja, kapitalizme ve emperyalizme yönelik kullanılır !
Yani klasik Değer Yasası ve "artı değer" hoş zaman olarak emekçiye ve emeğe değil, patronaja ve sosyetesi olan "mavi kan"lılara akar !
Üretim araçları ve altyapısallık ta, üst yapıyı böylelikle, yani patronu olumlayarak belirler...
Farkın farkı budur.
Emekçi ve dar gelirliyse; özelleştirmelerle (haliyle) işsiz kalır !
Oradaki boş kalış, sosyalizmdeki boş zaman olmuyor.
Boş ve boş diyerek; boş konuşmamak yöntemi ile yazmış oluyorum...
Tabi kahvehane ve ganyan bayilerinde pineklemeyi "hoş zaman" saymazsanız !
Basit iktisat soruları-2
Dağ da "çakal", T.B. M. M.’de "köpek" ve İmralı’da "domuz" istemiyoruz diyenler, romans ve romatik aptalllardır.
Hiç kusura bakmasınlar !
Aptallığa, açmaza düşmüşlük anlamı yüklemiş oluyorum, böyle anlaşılsın...
Gerekçesi de; başta RTE olmak üzere tüm akpkkliler, yaptıkları on küsür yıllık icraatlarıyla; Apoş , Fetoş ve pislik örgütlerinden daha da fazla zarar verdiler.
Çok zaralıdırlar ve halâ da zarar vermeye devam ediyorlar !
Ama kaç seçimdir aldıklar oy ve bu oyun da Türk bölgelerinden gelmesi, bunu anlatabilme ve açıklayabilme zorluğu yaratıyor !
Bunu çözmezsen "paradigmal" kronik oluyor; olmuştur, hayırlı olsun (!)
Kütüphane, fal bakım Merkezleri ve Çiğköfte-Mırra Kültür Dehalığı
A be, atasin şuraya bir yirmilik; bakayim falciğina?
Yoh lo ! Yirmilik çohtir!
Acili çiğ küfte ve ve mırra ile ödeşah !
Yoh, ya da fal bakma parasıni bir destahleme foni oluşturup RTE ödesin.. yani parayi devlet versin he mi kurban ?!
Asil Kürd etnisinin devleta para verdigi nirde görülmüştur babo !
Türkiye’deki kültürel durum diyaloğunun geldiği son nokta budur...
Başka bir söylemle, "Çingane çalıp, Kürdane de oynuyor"...
Bizim "mal" Türkane’de bunlar başka ülkede yaşanıyor gibi "bön bön" bakıyor !
İşte bu sebepten, Türk’ten gayri başta Romanlar ve Kürtlerin ve de bilcümle diğer etnik grup kültürünün niye bu kadar "badem göz" edilip, yüceltildiğini anlamış oluyorsunuz ?
Ekli karikatüre katkı; bir de çiğköfte dükkanı çizilmeliydi, önünde çok kuyruk olanından hem de !
Memleketin "Kültür İktisat ve Ulusal Sorunu" üzerine ironik tespitler yapmış oluyorum.
Hiç de öyle emik baktığımı filan sanmıyorum.
Oldukça etiktir bakışım ve pratik olarak ta realite haldedir !
İnanmayan izler, gözler ve tecrübi yöntem dahi kullanabilir !
Denemesi çok "mesarif"lı değildir; hamas-i hamal Kürdi ve gayri mesuli "merd-i Kipti" zevk ve estetikledir...
Hem de bilimsel yöntemledir !
Ahmet Kutlu Ayyüce
Dört Mayıs İki bin on dört