Sevi-esin
20.8.2009 20:00:20ÖZGE TU BEXER HATİ
GÜLA GUNDEMIN İ
BİRNEKE JITRE SLAV U REZ
ÖZGÜ HOŞ GELDİN
KÖYÜMÜN GLÜLSÜN
ONUTMA SANA SELAMLA.. ŞİİRİN MUHTEŞEM ŞİİRİNİ OKUYACAM ÇOK GÜZEL SİZİ KUTLUYORUM SEVGİMDESİN SAYGIMLA...
SEVMEK SANATTIR
sevmenin sanat olduğunu belirtip,
“sevmek rasgele olmaz, sevmeyi bilmek ve
sevmeyi öğrenmek için çaba sarf etmek gerekir.” diyor.
Acaba kaç insan sevmeye bu gözle bakıyor.
Sevmek, birçok kişinin gözünde rastlantıdır.
Bu nedenle üzerinde düşünülmeden yaşanır, bitirilir.
Belki de bu yüzden genelde sevmek,
acı verici deneyim olarak algılanır.
Sevme özürlü olmanın kökeninde belki de ayrılık korkusu yatar.
Aslında bu korku biraz da normal galiba.
Çocuk ilk ayrılık travmasını doğum anında yer.
Güvenli bir birliktelikten daha çok, dramatik bir kopuştur bu.
Daha sonraki yıllarda güveni sarsan sevgiler ve
beraberinde gelen ayrılıklar, sevme fobisini yaratır çoğumuzda.
Anneyle çocuğun oluşu gibi, uzun yıllar
"BİR" olabileceğimiz insanın arayışı içinde bocalar dururuz.
Bir olabileceğimiz insanı bulmaya bazen bir ömür yetmez.
Nedir 'BİR' olmak.
Richard Bach “BİR OLMAK” isimli kitabında
bunun ne demek olduğunu çok iyi anlatıyor.
"BİR" olmak, iki ayrı bedendeyken,
duyguda ve düşüncede aynı olmaktır.
“BİR” olduğumuz kişiyle karşılaştığımızda
onun diğer yarımız olduğunu anlarız.
Aramızda yoğun bir iletişim vardır.
Bir şeyler söylenmese de hissedilir.
Sevgi, sömürüye değil, güvene dayandığında,
ilgiyle beslendiğinde,
sorumluluğunu taşımaya
hazır olduğumuzda,
karşılıklı özgüveni pekiştirecek
saygı ortamını yarattığımızda gelişir.
Bu durumda sevmek, emek isteyen bir süreçtir.
Fromm; “Sevme Sanatı” kitabında,
cinsel sevgiden de söz ediyor.
Cinsel sevgi ayrıcalıktır, üst düzeyde bireysel ve
belli özgünlük düzeyinde yakalanabilir.
Elde edilen doyum, kişiyi ruhsal açıdan geliştirir
ve sevgisini besler.
Sevgisiz cinsellik, kısa sürelidir, sığdır,
yeterli doyumu ve coşkuyu
sağlamaktan uzaktır.
Bu deneyimler, tarifi olanaksız pişmanlık ve boşluk hissi yaratır.
İnsan, doyum bulacağını umarken nedenini bilmediği
boşluğun içine düştüğünden,
yeni ilişkilerde yeni doyumlar arayışına girer.
Cinsel doyumun, duygusal ve ruhsal doyumla bütünleştiğini,
bunların birbirlerini güçlendirip sinerji yarattığını
fark etmeden ömür boyu arayışlarını sürdürebilir.
Başkasını sevmek, kendimizi sevmekle başlar.
Başkasına huzur ve güveni kendi huzur ve
güvenimize kavuştuğumuzda verebiliriz.
İnsan, yaşamla ve kendisiyle uzlaştıkça,
huzur ve sevgiye kavuşur.
Sevgi sonsuz ve suyu verildikçe,
azalmayıp çoğalan okyanus gibidir.
Sevme sanatının önemli bir ayrıntısı da
doğru insanları sevmektir.
Yanlış insanları sevmek, öğreticidir.
Fakat bedeli ağır ödenen bir deneyim olarak nitelenebilir.
Sevgi insana cesaret, güven ve yaşama bağlılık getirirken,
sevgisizlik tüketir, kısırlaştırır ve
yaşama duyarsızlığı artırır.
Kısaca sözün özü:
Erich Fromm