ÜYELİK GİRİŞİ ÜYE OL
Anasayfa Şiirler Forum Etkinlikler Kitap Nedir? Bicümle Tv Müzik Atölye Arama Blog İletişim Yazılar
Giriş Yap Üye Ol
Uyanık bir tek adam, uyuyan binlerce kişiden daha güçlüdür. S. Carnot Paylaş
ANASAYFA
ETKİNLİKLER
NEDİR?
TİVİ
BLOG
BİCÜMLE
ATÖLYE
ARAMA
EzHeR

EzHeR

23.5.2009 20:38:37

Offf..!
Yahya’nın raks dediği olsa gerek
Şalsız, gülsüz, çıplak ayaklı
Ateş kuşları düşüyor yüreğime
Akşamın yangın renkli gözleriyle
Anasız çocuk gibi bakıyor bana İzmir
Hoşçakal demeden gidiyorum
Gelmişine geçmişine bu dünyanın
Cebimde bir serçe ölüsü
Bir de ucu yırtık mektup


İzmir bilir ya şairim….

Kim vuruldu yağmurlu bir gecede yüreğinin tam ortasından…

Kızıl bir akşamda denize karşı okuduğun mektubu dinlerken intihar etti gözü yaşlı martılar… hani denize sevdalı derler ya martılar için değil aslında kalemi yüreğinden kopan…denizin mavisine vurgundur onlar. O maviye damladığında aşığın bir damla gözyaşı rengi değişir denizin…tuzu yakar gözlerini martıların … ucu yanık mektubun kelimelerine dokunan balıklar o yüzden tutuştu gemiler o yüzden alev aldı…gözlerinde yıkanan serçeler düştü omuzlarından…mevsimler kırıldı…güneş parcaları düştü avucumuza…nefesi kesildi yer yüzünün…hoscakal demeden gitmeseydin hiçbir serçenin kanı bulaşmayacaktı ellerine…

Ben Yusuf sesli bir serçe avuntusuyum
Bu şehir aslında bir kuyu demedim mi?
Masalımızda yorulurken şarkılar
Yolcuyum yolum Kerbela demedim mi?

Hangi derviş çilesini sevmeden öldüki şairim…Hz.Yusuf kuyusunu cennet bildi…Hz. İbrahim alevlerin içinde kendisine su taşıyan kırlangıçları yaradanı düşünerek serinledi...Hz.Eyüp yaralarına baktıkça şükretti yaradanın onu unutmadığına…çile yalnız yaşanır şairim bunu sen en iyi bilenlerdensin …yürü şimdi agırlaşan yüreğinle hiraya her adım attığında ayakların değil yollar eskiyecek…

Şimdi koyver beni bırak gideyim
Ağlama serçem gözünü seveyim
Bu yıldız senin olsun, bak bu gece mavisi
Bırak aşkı ben Hüseyin’den öğreneyim

Git yüreği yangın yeri olan..git bakalım dinecek mi sancıların? hangi yitik şehirde bulacaksın kaybettiğin küçük çocuğu…nereye gidersen çıkmaz sokak …sende biliyorsun yok bu dünyadan masallara açılan bir kapı…çırpınman boşa ne bir serçenin titrek yüreği ne bir martının beyaz kanadı dayanır bu sürgüne…ve sürgündeki kuşların sorulmaz son isteği….

Yandım diyorum yandım gör halimi
Fatıma’nın sabrı olda
Çalkala doldur böğrüme şu denizi
Yoksa bu şehir yanacak,
Yanacak çocukların elleri

Sabır bir aydınlık, sabır bir teselli... Büyük sahraya yağmur,istiridyeye inci... Sabır göz pınarlarını kurutan ferahlık; sabır hüzünler kulübesinin ışığı... son gezginin gözyaşlarıyla suladığı bir çiçek, ıssız harabelerin eşiğinde ıstırabı emerek büyümüş nazenin bir kelebek…der şair…sabır güzelleştiren çileni şair…bak göreceksin yanan çocukların ellerinde açacak kalbinin renginde çiçekler…biriktirdiğin göz yaşları yağmurları olacak yanan şehirlerin… lakin önce sabır

Off…!
Uslanmadık iki derviş bir çölü sevdik
Bakıştık serap gibi, yar gözünde kıbleye vardık
Baldıran içtik dilimizden, şükre bulandık
Söyle bana, aşkın diliyle şimdi söyle
Söyle öksüz bakışlım, bakışı nazlım
Can canan’ı cehennem gibi özlerse
Yunus’u cennetten geçiren
Beni senden geçirmez mi?


Bir ahir zamandı….
Leyla kesse bileğini mecnun kanardı…

hani yine kalemi sağlam bir şair , “ mecnunun bitirdiği yerden besmeleyle açıyorum aşkın kitabını ” demişti…sevgilide kendini kaybeden Yunus'un, "Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver onları / Bana seni gerek seni" demesi gibi.insan Işıktan ne kadar uzaklaşırsa gölgesi o kadar büyür, ışığa ne kadar yaklaşırsa gölgesi o kadar küçülür. İşte bu küçülme sevgilide kaybolma kendinden geçme halidir.Tıpkı Allah'a yakın oldukça küçülen, tevazu ve hiçlik kazanan kul gibi…bunu keşfetmeniz ve bu kadar güzel dile dökebilmeniz ne güzel ve ne ulvi şairim....” Bakıştık serap gibi, yar gözünde kıbleye vardık ” bu mısrada nutkum tutuldu…kelimelerim dağıldı…

Ne diyelim; şairin dediği gibi âzâd iken esir oluruz inşallah…

Offf…!
Bir dağa bir denize vuruyorum kendimi
Parçalandıkça çoğalan bir efkar gibi
Kan revan içinde kanatlarım
Ya düşerse serçenin gözündeki gül
Sorularla hırpalanıyor dudaklarım

Kendini dağa denize vurduğunda canı acırmı aşığın şairim…içinin fay hatlarında kaç kez yıkılır kurmaya çalıştığın şehirler…kendi ellerinle ördüğün duvarların kaç kez altında kaldında yinede düşürmedin serçenin gözündeki gülü…efkarın darağacı çocukların ya kanatların… kanatların rüzgar.. kanatların güneş …kanatların uçurtma çocuklara….


Bütün trenlerde senin yüzün
Bir ayrılık telaşı sarmış koşturuyor
Çeliğe kan bulaştı, makinist kör bir maşuk
Gecenin rahmine soyunuyor günah gibi
Telsizlerde Allahu Ekber senin sözlerin

İstasyonda isli bir fotograf…silik yüzlü insanlar gelip geçiyor yanlarından…önü ilikli, yüzü asık ayrılığın…kıvırcık saçları dökülüyor kızın, hüzün entarisi eskimiş…elleri yanıyor çocuğun mavi gömleği kan içinde, bir bavul dolusu hüzün saçılıyor istasyona…vagonlar devriliyor can çekişen kuşların üstüne…acı bir siren sesi duyuluyor istasyonda yokluğa kalkıyor vuslatsız sevdaları taşıyan tren…arkalarından duaları lal beyaz yüzlü çocukların…


Ey..! hayatın ve aşkın sahibi
Ey..! ateş içinde gül veren ibrahim’e
Lokma ve hırkadan da geçtik gayrı
Sabır ver sevgiliye
Sabır ver
Medet Ey..!

Ey..! güle rengini veren…
Ey..!merhamet eden…
Ne güzeldir senden sabır dilenmek….

korku ve umut arasında dua…yüreğinin avuçlarını açtığında ondan başkası duymaz seni…sabrın muradına erdiğinde dönüşecek ateş çukurların gül bahçesine ellerinden akacak zemzem …ıslak seccadene vardığında başın , alnındaki yazı güzelleşecek…şükür sevgilide varlığını hatrlatana…

Off..!
Kırlangıçlara gülleri öğreten yar
Karnının beyazında fesleğenler büyüten yar
Yokuşumda yorulma artık
Uzak denizlere çoktan geldi sonbahar
Senin gözyaşın benim yanağıma dökülsün
İçerim zemzem niyetine, dilimde acımış dualar

…….

ayaklarımın altından geçıyor bir deniz
ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım
siz beni ne anlarsınız... siz...
artık ben gideceğim atım kişniyor
bir bebek mum istiyor, bir ölü şarkı istiyor
z.karakoç
…….

yüreklerinde kızıl ateşle dolaşanlar yandıklarının farkına varmazlar … Mavi yeleli atlarını dört nala sürerlerken ölümün üzerine bilirler vuslatın olmadığını…ateşin içinde açan gülleri taşır onlar ellerinde…öksüz bir çocuğun gözlerine bırakmak için...birde türküleri vardır bir agızdan denize karşı söyledikleri…dua niyetine adını bilmedikleri aşıklara…uzak denizlere sonbahar gelse de aşıklara yakışır hüznün rengi…

Offf..!
Masalımda saklayamadığım
Hoşçakal demeden gidiyorum sana
Elim yüzüm hasret kesiği
Cebimde bir serçe ölüsü
Bir de ucu yanık mektup

Perde kapandı şairim…hayat çarptı kapıları çoçukların yüzüne.anka topladı yeryüzünden bütün masalları…kaf dağı kayıp…kıvırcık saçlı kız örttü bulutu üstüne…bir dilek tuttu ölü serçelerle kendini gömerken… kendisi yer yüzünde kuşatırken dünyayı… beyaz bir martı kanadı diledi gökyüzünde…

Bir serçe ölmüş dedi nefes almayı yaşamak zannedenler…oysa serçe tutunabiliyordu artık martının kanadına….


“ Elmer ü mea men ehabbe ”


“ kişi sevdiğiyle bareberdir…’’ Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v )

Gülü/verdi çocuklar….


Şiir Bilgi


Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.