11
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1214
Okunma

Hırçın bir şehrin kendine yaslanışıydı
Saçlarımın dağınığı
Her akşamüstü karışmasıydı
Mağarayla oyalanan güneşin yası
Gün beriye saniye kala
Önümden üç adam geçerdi
Bakmadan arkasına
Biri ölüme yakışmayacak kadar uzaktı bana
Diğerine ise ölüm uğratamazdım
En ilk kazınan aklıma ölüm tutuklusuydu
Zamanın geçmesini bekliyordu
Adı aklımda
Düşü her defasında çarmıha geriliyordu
İsa yerine ölen ben oluyordum
Ya da balığa dönen kül
Yahut bir Anka Kuşu’na benziyordum
Kanadıma yapışıyordu günahı
Silkelendikçe rengimden biri düşüyordu
Geriye kalan beyaz
Beyazdan kaçıp ölen gri
Ve en sonu siyah akılımın ince gizemi
Diğeri
Sen gel zaman geçince
İçimden içeri
Yine yeniden yusufçuk kuşu sakladım içime
Yerleşince derinime kemirgen iç böcekleri
Diğeri
Sen gel öldüklerinde onlar doldur yerini
Ve bu akşamüstü bitmez
Sen topla dökülen saçlarımın telini