0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
831
Okunma
kanayan yaralarla dolu yine yüreğim
kırk yıl, kırk mevsim kar altında kalmışım sanki
sanki hiç yaşamamış, hiç doğmamış gibiyim
oysa her gün, her saat yeniden doğan bir düştüm
göz kapaklarımda üç damla yaş
üç koskoca ülkenin acısını taşıyor sanki
ve umut düş bahçesinde yeniden doğan bahar misali
papatyalar, sümbüller ve kardelenler doğuruyorum
çocuklar oyun oynuyor düş şehrimde
ellerinde uçurtmalar, kör sokaklara ışık saçıyorlar
gök kuşağı göğe gelinlik gibi saçıyor renklerini
yedi renk, yedi umut, yedi mutluluk gibi
sonra yağmurlar, sisler kaplıyor bedenimi
bardaktan boşalırcasına ıslanıyorum
her yağmur damlası saçlarımı tarıyor sanki
annemin saçlarıma dokunan parmaklarını hissediyorum
türkülerin en yanığı, en iç acıtanı yine dilimde
sensizliği, sessizliği mırıldanır gibi suskunum
dilimde nüsha nüsha adını sayıklıyorum
ve sığınağı sen olan bir düşte mülteci kalıyorum
ve yeniden ölüp, yeniden doğuruyorum avuçlarımda kendimi
ey sevda yoksunu hayat diyorum, ey kör kader
kırağı şakaklarıma düşmüş bir özlemim ben
güneşin doğmasına hasret, maviye sevdalı bir kuşum
kaç cemre, kaç fırtına sonrasın ki sen
her yanım ölüm, her yanım darmadağın
yağmurların silemediği kadar kirlenmiş yine yüzüm
mutluluk düşerken toprağa, bedenim mezar taşı soğukluğu
haydi kalk ayağa, yeniden yaşama tutun ellerimden
bir seher vakti, uykudan uyanır gibi
pencerene konan kuşların cıvıltısını koynuna alır gibi
ve göğü kucaklayıp, şehrin üstüne örter gibi
#ibrahimdalkılıç
20/02/2016
izmir
5.0
100% (4)