7
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
939
Okunma

Ansız, zansız nasıl da zararsız
Sonsuz başa aldığım her seferinde
Kayıt dışı gizli bir tanık kadar pervasız,
Sondan başa sardığım
Gömüp de içine saklandığım:
Devrik cümleler çıkmış yoldan bir kez
Zirvede madem meylettiğim
Gönülde hatta sevdadan türettiğim.
Emsalsiz bir gönlün hutbe bildiği,
Dokunuşuna ebediyetin her dem meyleden.
Nöbete çağırdığım yarınlarda saklı adın,
Hicap etsem de söylerken feyiz aldığım.
Kaç şarkı, kaç dokunuş, kaç terk ediliş:
Hadi sav sen de sıranı rahvan gönül
Peyder pey tüketildiğini görmez miyim.
Saklı sevi dili en derinde,
Yüzümde titrek ve solgun bir gölge,
Kayıtsızlığımın yürek burkan yankısı,
Sanma sen yine de,
İkrardandır bunca sükûnet.
Muğlâk bir düş, aşkın tınısı
Ve yüreğin aşı gizlice sırdaş bilmişken
Yalnız ve kor geceyi:
Tüketilmişliğin gölgesinde yaşar yürek:
Öylece ve sessizce saf tutar rağbet edilesi bir niyaz ise
Hükmünü verir önceden hele ki serkeş tınısı
Yoğrulurken günden güne.
Yanılsama sen ki heybetli bir düşün tecellisi;
Aşk yine yıkım yine devingen
Varsıl gölgelerin hâkimiyetinde
Çaldığım kaçıncı şarkıda
İçinde saklı tüm nazım, niyazım.
Kanıksamak mubah, ölüm günah
Sırdaş bildiğim gök kubbede saklı tüm yalnızlığım.
Bin kelama bedel bir tebessüm
Gözlerinde kaybolduğum bitimsiz günlerin
Sarkacı belli ki savrulduğum.
Hülasa bir edim hele ki o münafık öngörüler,
Dipsiz bir evrim her yeni gün
Yeniden şekillendirildiğim:
Belli ki mizacı olmazlıkların karargâh kurduğu
Cibilliyetsiz oynak insanoğlu
Aşkı yadsımış, günahı kanıksamış
Nasıl da pür neşe:
Her sözü iğneli,
Öylesine astığı günahlar boynuna
Tanrı seyrederken sessizce.
Bir nebze de olsa taşan usul usul
Fazlasıyla yorgun, bitap o telaşın.
Hanidir bir tezahür iken yetim yaslar,
Gönülden ırak olmasa da
Nedamet yüklü fısıltılar:
Kâh girdabında kâh gönül tezgâhında
Ve fazlasıyla asılsız bir günce,
O muteber hayli tekin olmayan bir tecelli mi yoksa
Sözüm ona revnak kımıltısı,
Çıkmışken ipliği pazara tozutmuş devranın.
O revnak kıskacı, demli gölgeler iken çıkan ayyuka
Ve nazarında soluduğum güleç bir akşam
Hani olur da çıkmam sabaha.
Güncemde şerh düştüm hayata;
Debdebeli ahkâmlarda soluklandığım
İçli bir öfke misin yoksa bu denli akla zarar?
Hani olur da kıvranan bir buğu penceremde
Ve yalıtıldığım dingin günler iken
Nasıl da huzur bulduğum…
Anbean yoğururken zaman,
Tefekkürdeyim madem her an,
Asla da pişman olmam
Varsın yüreğe ziyan bu hükümlü devran…
Güdümünde telaşın
Ve pür-ü pak sefaletin,
Yoksul bir hane efkârı yâd eden,
İnkârı ne mümkün ey aşk denen
Sonlanacağını bilsem de gün ermeden nihayete…
5.0
100% (16)