6
Yorum
32
Beğeni
5,0
Puan
1173
Okunma
Ne çok şey anlamını yitiriyor gün boyu aklımızdan
neler gelip geçiyor geçip gidiyor gözümüzün önünden
bak yine akşam güneşi geçiyor saçlarından
gözlerine hüznü çökmüş günbatımının
kirpiklerin gölgesi matemine yaslanmış
küllenmiş anılarını deşiyor sinemde ki yaranın
gözlerin derin sularda yüzüyor denizlerin
geçiyor akşam el sallamadan ömrün açık bıraktığı kapıdan
artık biliyorum sensiz her şey yalan her şey yabancı
mahzun yüzündeki öksüz tebessüm
bir dünya ki durmadan geçiyor gözlerinin istasyonundan
cemresi düşen toprak gibi sıcak ,ve ıslak gözlerin yağmurlu
açık dursun bana bakan penceren ölmedim geliyorum
bir parça ağustos olsaydı yüreğimizde
avuç avuç pınarlarından içtiğimiz su hayat
dökülüyor boynunu bükmüş bir şarkının nakaratından
aşkın sol son damlalarından dökülüyor hüzün dokunuyorum
omuzlarına düşüyor zamansız saçlarına yağan kar
zamansız esiyor uzak dağlarından rüzğarlar
bilmem nasıl ince bir duygu selinde
sürüklüyor peşinden maviye özlem duyan
gecelerin ardısıra koşuyor yıldızlar
bak yine akşam düştü ayaklarımın dibine
yine hasretin kızıl karanfil mor özlem mavi düş
yine hazan yediğin ekmek içtiğin su
sensiz gelincik gölgesinde kırlangıç göçlerindeyim vakitsiz
penceremde ayazladı bakışlar
yine tepeden tırnağa başımın üstünden bakıyor yıldızlar
hani sevinç gözyaşlarındaki çığlıklar
hani çocukların ellerinde uçurtmalar
vakitsiz bandılar acıları mülteci duygularımız
kır dümeni be haydar daha doğmadan bitti içimizde mavi yıllar...
nereye kayboldular top yekûn birer birer sevenler sevdiğini arkasında unuttular...
toprak oldular...
Nurten Ak Aygen
12.02.2016
5.0
100% (23)