Sabahtan az biraz çiledi yağmur
Dünyadan geçen eledi kalbur
Fi tarihinden beri kim bilir kaç yıl
Sahip değiştirdi kimbilir kaç kere dünya


Tutam tutam oldu aylar yıllar
Bembeyaz oldu dağlar bozkırlar
Yudu yıkadı kimbilir kaç kere yağmurlar
Arınmadı yine ah koca dünya


Yine ayaz bastı geceye yine
Sevenler sevenden geçti kaç kere
Bir kere göçtünmü öte tarafa
Yoluna güller döksen de dönüş yok dünya


Dünya döndükçe hep döner durur
İster sultan ol istersen kul ol
Mevsimler içinde hep hayat bulur
Gönül tenhasında bir dünya kurulur
Sırattan geçince ah yalan dünya


Vuslat er geç gelecek başa taç
Vursanda başını yerden yere taştan taşa
Ayrılık şarabından içsen de geçsende bihaç
Kırdığın gönüller taşa tutulur



Başı boş gezeriz biamaç
Söz geçmez ne gönle ne bedene girdap
İster doğsun ister batsın güneş kaç kere
Aklımızda hep bilinmeyen bilmece



Uzakta ol yakında yada yıldızlar kadar
Uzaklaşırız bazen kendimiz kendimizden
Yağmurlar yağar akasyalar üstüne
Sarı mimozalar bahardan kalma


Bir okul bahçesine ekilir
Bin bir çiçekle bin bir fidan
Dikilir düşüncelere çapasız susuz
Ağlarım ben bazen bilgisiz açlığıma..

Nurten Ak Aygen
14.02.2016