22
Yorum
64
Beğeni
0,0
Puan
3971
Okunma


sadece aynalar bilir Sahara
düz bir çizgide yürüyormuş gibi yaşamanın derin ağrısını
tozdan arındırır sanarsın önceleri
yorgun yılların yollarını sulamak
avucundaki kalem yazar zannedersin
sırtındaki yükün suratına vuran izleri
kırılsın kalemi
kim demişse zaman en iyi terzi
tanrı bilir
kaç geceyi sallar uyutur ayağında sabahlar
kaç izmarite yataklık eder dudaklar
ne kadar sürerse işte Sahara
umut denen
kabukları yumuşatmaya yarayan o pansuman etkisi
ne kader sürerse dudaklarına
işte o hepsi
doymaz dilencidir gece
bilinci açık zincirler vurur diline
son oku da fırlatsın diye beklersin
dikilip karşısına
son bir kez daha okusun dilekçeyi
sonra susarsın
kaybeder yolunu boğazında kelimeler
birbirine değer kar taneleri
...
iflâs etmiş göğsüne basarsın ellerini
zamanı yaralarına ilaç diye süren
beli kamburlaşmış bir gölgenin yarınları
ne zaman iyileşir diye soruyorum Sahara
birini unutmayı
hâlâ bize ihânet sayıyorsa
ve
o imkânsız boşluğa her kulaç attığında
kendi suyunu daha da bulandırdığının farkındaysa
...
seni nehirlerin doğduğu dağlara dâvet ediyorum Sahara
gözlerime bak diyorum
gözlerime!
Gözlerimde günâh yıkıyorum
ToprağınSesi
( Funda Sağlam’a sonsuz teşekkürlerimle)
.