6
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1161
Okunma

hayat ne kadar acı olsa da
uçurtmalar diyarı o mavi gökyüzüne
bakmaktan asla usanma
farkında mısın?
ömrüm son demine vardı
yorgun düştü bedenim
umuda yetişemeden bitti hayat
şimdi
ferasetli cümlelere yaslanıp
kendimi anlatmak boşa
içimde kendini aramaktan yorgun düşmüş bir çocuk ağlıyor
kifayetsiz sözlerin ardından su gibi akıp gitmişken zaman
sen ben biz ne hayaller kurmuştuk hiç aklına gelir mi ?
bir gonca gül misali yenik düşmeden çok önce rüzgarlara
oysa ki
ay her gece bizim için gülümserdi denizin karanlık sularına
gölgeler kendi yalnızlığından düşerken usul usul avuçlarımıza
ve gün ilk bizim penceremize her gün yeni umutla doğardı
secdeye dururken dualar sen bütün ezberlerini bozardın yavaşca
ve susardın sonrasına
hayata dair bütün bağlantılarını sil baştan kopardıkça
ve karanlığın yüzüne ay tebessümlerini salardı inatla
dudakların yeniden vardıkça dudaklarımın hırçın kıyılarına
gözlerim keder bulutlarını ağırlardı zamansız ve riyasız
ve ben hangi geceyi ağırlasam elinde kucak dolusu keder taşırdı
ve sen susardın
şimdi ben sukunet nöbetlerini alıyorum dudaklarından
biliyorum ki...
ferasetli cümlelere yaslanarak
sana sevda mı anlatmak boşa
ay/su
karlı bir istanbul akşamı
iliklerine kadar buz kesmekte bütün duygular
5.0
100% (11)