14
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1749
Okunma
ne kafeste kuş
ne akvaryumda balık
ne de kulubede köpek
bir parça nefret bul besle
öznesiz
nesnesiz
hep "şey"den nefret ettim
öksüz kaldırım taşlarına değmiş ayaklarım
yüregim
sorma’larda
kendini çarmıha germiş
yine sorma’larda
kahve içelim dediklerim
kahve bile kendi keyfine içilmiş
eski çağlardan bir kadın
eski bir yaradan
düşlerime sızdıkça boğulmuş içimde
adam sıfatına koyduklarım
gözlerim üşümekli
sallanıyor yaşları iki ileri bir geri
kursağım büyük avcı
takıldı ağına
günışığıyla gönderilmiş nöbetçi sevdalar
hatırladımda
bir vapur iskelesinde mendil sallayanları
damarlarımda ince bir sızıyla
kavuşmak’lı vedaları
ayrılık vaktinde bükülen denizi
suyun dizlerine vuruyordu dalgalar
seversen canın acır diyemedim
demedim kimselere
tok karnına kelebek yutulmadığını
yalana doymuşluğumla
bazı vedaların sonsuzluğuyla çirkinleşiyordu aynalar
yaşlı bir hece gibi büzülüyordum şiirlerde
kanlı kinli bir gecenin koynunda sabahlamaktan
değişiyordu yüzüm
tarak sevmiyordu
saçımın kırıkları
okşanmadığından
annem olsa
acıtmazdı tek kişilik yastıklar uykularda
ah annem
sen yoksun ya
boşuna’larda geziyor sevmeler
yüz verdiğim aynaların tokadını yiyorum hergün
seversen işte böyle acır canın
diyor bilmiş ifademi takınıp
hey
sen kadın
sen adam
mendillerde yelken olur
kapılır rüzgara
denizi bükemiyorsa artık vedalar
bil ki
herkes çirkin aynalarda ben kadar
Şiar
5.0
100% (21)