14
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
1463
Okunma

An’dı münafık ve andım usulca:
Takriben doğduğum günü yâd ettim
Ve dokundum yılgın yıllarıma.
Pür-ü pak çocuk sevinçlerim hele ki
Nasıl da nasır tutmuş emsalsiz benliğim.
Sağdıcım ne çok imge ne çok seyir
Ve seğirttiğim gölgelerdeki kaybolmuşluğum.
Hanidir son dediğim ve sığdırdığım tahakkümleri
Göğüs çeperine ve az ileride
Rast geldiğim tozlu sayfalarına,
Dün bildiğim izleklerin rahvan siciline konuşlandığım
Ve amansızca soluklandığım olur da rahmetin tecellisinde
Can bulur ölgün düşlerim.
Eksilttiğim belki de çoğalırken hicazın nezdinde
Ve derken gürleyen o tok sesi gök kubbenin:
Peyda olmuş asılsız sakıncalarına asılı izbelerin
Peyder pey tüketilen namelerin izdüşümü
Kadar yeknesak ve tutarsız iken kelamı
İnsafsız ve münafık düş bildirgelerinin;
Öldüğüm ve öldürdüğüm nimetleri yok sayan
An’a yükleyip yarında soluklanacağım.
Düş simsarı bedelsiz öngörülerin dermansız
Tecellisi kadar sitem yüklüyken peyzajında saklı
Ne çok sakınca.
Anlamsızlık kırağı çaldıkça ve seyreldikçe hakkaniyet,
Yitip gitmelerin tecellisi çoğaldıkça
Ümmetine sığındığım gök kubbenin
Puslu yalnızlığına rast geldim günün
Yirmi beşinci diliminde, dillendirdiğim ansızlığın
Sitemine yüz çevirip, dilimde isyanı yâd eden
Zaman bekçisi küpeştesinde hükmeden
Demli bir yorgunluk,
Sorsalar da nedir bu halin,
Gıyabında bir terk ediş belki de en tedirgin yanım:
Asılsız söylenceler vuku buldukça naif bir teselli benimki:
Kurunun yanında yaş da yanar misali.
Öylesine ve sızan,
Devingen bir ruhun münferit kırılganlığında
Bir tebessümü çok gören devran.
Sanılar koyuldukça ve çoğaldıkça gölge,
Yitip gitmelerin güncesi kadar buyurgan
Yine de teselli addedilen yeni bir dönence,
Seyrine meftun,
Aşkı hicran bellediğim.
Sıradan bir peyzaj, ellerimle resmettiğim
Ve muhalif bir dokunuş
Rahmetini yürekte büyüttüğüm.
5.0
100% (24)