1
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
1035
Okunma

Özlemekte bir yere kadar avutur insanı
Sonra kırlangıç mevsimi çalar kapını
Sessiz göçe dalarsın iki mevsim arası
Suların ısındığı, dağların devrildiği
Ormanların uzaklaştığı diyarlara
Sövgüler dizersin küresel dilinle
Ve öylece yüzünü ters dönüp
güneye inme arzusuyla
her gece bir yel değirmeni
öğütür umudu daha çok
çöpler savrulur rüzgara
ki
yine gözlerini sabah çapağı
siftasıyla ovuşarak açarsın
merhametli güneşin ellerine
tok kamburunu sığdırırsın
bağdaş açıklarına sığıntı
ömrün sırtına vurgun ise
İçine oturur dünyanın yedi düveli
Sesini, kokusunu ve yaralarını özlersin
Bu şehrin yollarında çocuklar hatırına
Ve suskun Tanrılar adına ölüm Elçi’dir
Kaldırım taşlarında vurulur eşkalimiz
Bilinmez ki kanımız çok tuzlu...
5.0
100% (13)