2
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
855
Okunma
Her çığlığın ardında isyan
her isyanın içinde özlem var ...
demiştin yıllar önce
ellerin titriyordu
ve sen gözyaşlarını
koyu bir bakraca sağıyordun
ben dumanllı gözlerimle süzüyordum
Son geceyi
ve yıldızları cebimize alıp sabaha kadar
tek tek yakmıştık hayallerimizi
görünmez bir rüzgâr geçmişti içimizden
ağaç dalları gibi kırılmıştık inceden
ne rüzgâr farkındaydı ne de biz
Son gecenin üşüyorduk it gibi
Geçti içimizden ayaz
beterdi bu titreyişler
ayrılık sıtması yakmıştı kandillerimizi
ki ay zerre kadar düşmüyordu gölgemize
uzakta bir ormana dalıp gitmiştik
bütün ağaçlar yeşildi...
oysa kamuflaştı tüm özgürlükler...
kabuk değiştiren sürüngenler gibi
asfalta bırakılmış kimlik mesala
uzun yol türkülerine susamış
unutulmuştu geçmiş
kamlumbag ömrü gibi ölmez ise de süründürür aşk
bir radyonun paslanmış
açma düğmesinde
onca gönül izi kalmışken
çekip gitmişti son gece
yitik köprülerin altından
hiçbir şehre eyvallah demetden...
Her gidenin ardında ozlem
her kalanın içinde bir özleyen var...
demiştim
ufukta görünen kara gibiydi gözlerin
ve ait olmadığı ülkeyi fethetmek isteyen
yeni prenstin kahramanlığa hazır
adı konmamış denizlere akan nehirler gibi
hür fakat yapayalnızdı mutluluğun
tüm geceyi aydınlatacak kadar beyazdı saçların
tan ağırken kaybolmuştum şavkımda
sakın gözlerime bakma demiştin ıssızca
medusa kadar ağırdı...son gece
5.0
100% (11)