9
Yorum
34
Beğeni
0,0
Puan
2799
Okunma

akide şekeri gibiydi seninle aşk
yedikçe tadı damakta tatlı tatlı kayan
kırmızısı dudağıma bulaşan
ve ne kadar hızlı yersem
o kadar çabuk biteceğinden emin
çocuksu telaşı yüreğimi saran.
onu da bulamayan vardı elbet
yüreğinde tek bir sevgi tohumunu büyütemeyip
çürümüş kozalaklar gibi durduğu yerde toprağa karışan
bu umut dünyasında sarıldığım tek tesellim.
sahilde bir çok eski kayık yatar
kırık dökük sağı solu
yaslanır zamanın soğuk nefesine
bir rüzgarın öpücüğüyle dağılacağı günü bekler
yalnızlık türküleri en çok onlara yakışır bilirsin
zaman zaman etrafında oynaşan çocukların saklandığı
gölgeleri vardır
ve en çok da kız çocukları kaçar buraya
eteklerinin bir yanını tutan minicik elleri titrek
içindeki savaştan kaçıp saklanırlar izbeliğe
bir zamanlar belkide bir balıkçının sevinç naraları attığı
her tuttuğu balıkla nevalesini doldurduğu bu kayıklar
aslında ölüm kokarlar bilirsin
o yüzdendir denize hasret gönüllerin
burunlarını tutarak ordan uzaklaşmaları
gözleri açık giden bu kayıklar
tekrar eski haline gelemeyeceğini bilirler
yaşlı bir çınar gibi gençlik günlerinin özlemi
büyür de büyür
kendimi bulurum onlarda senden sonra
ve sende kaybolan benden sonra..
sürrealist bir tablodur hayat
nasıl baktığına
niçin baktığına
ve ne gördüğüne göre bakışlarında şekil alır
kaybolursun içinde
yakaladığın bir serçe kuşunun kalbi gibi
pır pır eder yüreğin
hayatın anlamı bir kez daha avuçlarındadır
atar da atar
sevdim dersin korkmadan.
ben kör bir alaycı kuşu
sesini sesime vuruyorum
her tekrar
sen diye düşüyor büyüyor dudağımda
başka sesleri terkettim uzun zamandır
ne çok sevdim ulan ben seni kitapsız.
Ayvazım DENİZ