51
Yorum
75
Beğeni
0,0
Puan
3064
Okunma

Eğer ki bir insanda varsa ar edep hayâ ve namus
İnancı ve dininin gereği
Çekilir dört duvar arasına usul ve erkânla
Ve kokarca kokulu şırfıntıyı sokakta sarmak yerine
Senin helalin "Gardenya" hanımeli gibi seni canı gönülle
Mest ve çok mutlu eder
O güzel kokulu Gardenya çiçeğinin eğilirsiniz o gül yüzüne
Huşu içinde de çekersiniz şefkat dolu kokusunu aşkla içinize…
ben mi hiç bilmeden insanlıktan çıktım yoksa
bazı insanlar mı koptu insanlıktan
ruha tesir etmezse ar edep ve haya gibi olgular
hiç utanmazlar çırılçıplak olur her şeyleri ortalarda
oysa ki ar edep namus ve şeref gardenya gibidir
"cenneti andıran" kokusuyla
bembeyaz rengiyle açılıp saçılana kadar
insanı adeta yalvaran bir konuma sokarlar
saf ve temizliğiyle melekleri simgeledikleri de söylenir
ortamı bozuk bir moda akımı almışsa seni tesirine
hiç sıkılmak da çekinmekte rast gele
mahcup olmak mı o da ne ki dercesine
edepsiz bir de astarını ister hiç çekinmeden
mal benim kime ne dercesine
ve sanki de patlarmış gibi de sıkışmışçasına
hiç tutmaz da kendini
sokak ortasına o anda hemen akıtıyor şehvetini
ne sayı sayabilir nede bir çekince hiç yok lügatinde
hep içten dürtüsüdür ipsiz bir hayasızlık kırıttıkça
saçıp da duruyor etrafa tüm şuh etlerini
şilteler seriliyor arabanın yanına oynaş havalarda
saklamaya ne gerek var ki
hayasız hislerle edepsizce doldurursan bedeni
elbette ki sığmaz bir beden büyük kalınca patlar
ona göre nedir ki o kapalı dört duvar
bir gün örtüyle kapatılacak sonunda odalar
bir seyran yerine çevrilirken bütün sokaklar
eyvah ki eyvah büyük küçük sevgi ve saygı yok oluyor
gittikçe ivedilikle de artıp da duruyor
şu insanlarda ki egonun züppesi ilkbaharları
buluşma yerleri ise sanal ortamlar
yaşlısında da gencinde de bu rezillik modası var
yakışmıyor işte masumiyete vurulan bu tür darbe
hep namus şeref ar ve edep insanlık diyenlerin
bu işte ki suçu ne
sormazlar mı bizim kabahatimiz ne kardeşim diye
kazayla göz ucuyla görünce hemen o anda
oluyorsunuz ya bir birden bire terbiyesiz ve şerefsiz
kendi özünü hiç sorgulamaz bile
sokaktan geçmen bile artık suçmuş gibisine
uzanmış şilteye bakıp da durur zilli her türden işine
şerefsiz lafı da hemen hazır bir nişan
hemen o anda yapıştırılır
yolunda yürüyene “terbiyesiz” o da kimse sen mi o mu?
onca medeniyet medeniyet dediğin de
yoksa senin için bir zillet midir nedir be yosma
boşuna denmemiş şair
“ bu medeniyet dediğiniz tek dişi kalmış canavar” diye
birde halkçı ve sosyal geçinirsin ya sen kokona
hiç halkını gördün mü sen ne yer ne içer diye
görgüsüz taşralı der de geçersin
o mu görgüsüz yoksa sen misin?
bari arkasına sığınmaktan ar edep edin büyüklerin
birde onları kullanmayın kirli emelleriniz için
hiç mi hiç utanman da mı yok senin
sanki de yok ne bir annesi nede bir babası
herkes yaşayıp durur kendi hayatını kendine
bunun adına da özgürlük mü diyorlardı ne
hele birde benim rızamla diyorsa
evli dul veya bekar hiç fark etmiyor şerefsizliğe
yok ki yasak zinaya
tüm değerlerin altına yakılmış kızıl bir kına
kimin eli kimin cebinde hiç belli bile değil
kim kime dumduma
sakın ha bakıp da dokunma her an olduğu gibi
bir yobaz sözü hançer gibi düşer o anda payına
az bir yergi kazayla çıkınca da dilinden
ya yaranmak için cicili bicili ablasına
ya da bir parça pay bana da düşer uğruna
orada bulunanlar hemen de o anda
üşüşürler üstüne hem de hep birden
leş kargaları gibi dadanırlar “linç” girişiminin paylaşımına…
(12.11.2015) AZAP…