11
Yorum
27
Beğeni
0,0
Puan
1800
Okunma

Nice insanlar görürüm, gutnu kaftan beden çıplak
Gül yüzüne gün düşen de, sararır özüm de yaprak
Cehresine çakal tüner, dili diken çeşm-i şaplak
Ay şavkısını vuran da, kararır gözümde toprak
Kan ağlıyor ab-ı rüşen, gulyabani keyfe keder
Şimal ülgere bakan da, cevr-i ciğerime heder
Berg-ü şah da şeyda bülbül, feryad ile figan eyler
Maverada gam tüten de, gonca gül ahuzar eyler
Çarh-ı devrân pus için de, hane-i âyine ağlar
Gümüş kemer dar gelen de, hallâc-ı urgana bağlar
Şol seher gülü tarumar, didar-ı hürriyyet ağlar
Libâs-ı fahir yiten de, sine-i pür-kine bağlar
Nafize
Gulyabani: Karanlık ve ıssız yerlerde, insanın gördüğünü sandığı korkunç hayalet.
Şimal: Kutup Yıldızı ya da bilimsel adıyla Polaris
Ülger: gökyüzünde en son kaybolan yıldız. gün ağarıncaya kadar görünür.
Cevr: Haksızlık edip incitme, eza, cefa, sitem. Acı çektirmek.
Hallaç: Yünü, pamuğu yay veya tokmak gibi bir araçla kabartma, ditme işini yapan kimse, atımcı.
Gudnu: Pamuk ile ipek karıştırılarak dokunan kalın bir tür kumaş türü, kutnu
Didarı hürriyet: Hürriyetin güzel yüzü. (Osmanlıca’da yazılışı: didar-ı hürriyyet)
Libasi fahir: 1.Kıymetli, ağır, güzel, parlak: Libas-ı fâhir = Kıymetli elbise.
2.İftihar eden övünme.
Mavera: 1. bir şeyin ötesinde arkasında olan2. yaşanan alemin ötesi
Pus: Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis
Şeyda: aşktan aklını kaybetmiş. divane, düşkün, şaşkın
Hane-i âyine: her yanı ayna olan oda salon ve ya köşk
Ab-ı rüşen: 1. yüz suyu 2. ırz namus şeref haysiyet
Tarumar: yıkık dökük harab olan harabe
Sine-i pür-kine: kin ile dolu yürek
Berg-ü şah: dal budak
Çarh-ı devrân: gök
Çehre: Yüz
Kaftan: elbise
Çeşm: göz
Şaplak: Tokat
Şavkı: Yanıma
Şol: şu