30
Yorum
63
Beğeni
0,0
Puan
3126
Okunma

yalnızlığımız hep saklanıyor kör ebede
kah izbe bir duvarın dibin de
kah çürük bir elektrik direğin de
baş aşağı asılı kalıveriyor
köskötürüm kaldı hepten ellerimiz
ve ellerimiz buz gibi de donuklaşıyor
isyanları kokluyor nefesimiz her sitemde
altını üstüne getirdiler ya tüm toprağın
kim bilir ki daha neleri edeceğiz hazım
el insaf vicdan versin sizlere ki ıslah olun
size mutlaka feraset ve fikir ile izan lazım
bir Çıfıt’ın yazdığı bir senaryo bu kadar mı tutulur
hile karıştırılarak tüm öykülere
bir düzen böyle kökten mi sökülüp de atılır
bir ağaç gibi
hiç acımaz mısınız geleceğin tatlı meyvelerine
kıpırdatmıyorsunuz hiç göz kapaklarımızı
yüreğimiz hep dişlerimizde
uykusuz geceler sabahları
sabahlar korkuları kovalayıp da duruyor
hiç kesilmiyor ki hicranda ki hızım
yolunmuş saçlarımız damla damla düşüşte
benzi soluk kaldı yastıkları’mızın
ihanetin iki ucu keskin bir bıçak gibi
saplandı ciğerine yurdumun
kanı sel olup da akıyor nehirler gibi yüreğimin
çilingir sofralarına düşmüş tüm değerler
ihlas ocağının sönmüş özleri
ithal bir kara mangalda
ve sönmeye yüz tutmuş olan umutlar
ağlamakta bu ateşin közlerin de
yağmur gibi toprağın bağrını yararken şehitler
Kün Feyekün’u illa ki
beklememiz mi gerek vurdum duymaz beyzade
ayakları üzerinde duramayan toplumlar
bu durum da hemen unutulmuşluğa uğurlanırlar
kalıverir gençliği ortada aç biilaç
ki yaşamların da her an da mutlaka
bir “Kün” emrine illa ki olacaklardır muhtaç…
(26.10.2015) AZAP…