36
Yorum
52
Beğeni
0,0
Puan
2793
Okunma

bahtına kara bulaşmış bir kere ya çıkmaz
hiç bekleme kırkikindi’yi o da seni yunmaz
duy vücudunun ağmak sesini
bir ağlayış değildir kopuş çevrenden
her şeyde vardır illa bir hikmet
nasıl-ne-niçin ve neden
giy de gör hoşça kalın fesini
zahmeti çok birbirine kenetli yüreklerin
sevgi de kalbi kalbe yamayamaz
zannetme ki ayrılıkta iki kalp de birden sızlar
biri ağlar-biri de gülerken
gizli bahçenin o nadide kır çiçeğini kim görmüş ki
acı ve ıstırap çekmenin ipi ateş olunca
kalıverir limoni çiçeği gibi münferit dallarda
tekbir çeker başına
döner de durulur çırpına çırpına
giyince hoşça kalın fesini
emeğinin o köpüren alın teri
zor ve meşakkatli bir hayat yükünden türer ar
yama-fakirlik-pulluk yemek tasında tarlada saklı
kara sevdalar da bir ucu yanık mendillerde kaldı
aslında da bir kör tuzak taydı tüm mecnunlar
bir koşuda da alındı
aslen bir avuç cıncık boncuktu onlar
sabırsızlanma giyince görürsün hoşça kalın fesini
yazı andıran kırlangıç-dönümü bir yakışla
hayali sükuta çağırdın ya sen aşkola
üzgünüz hep nedense her sendeleyişimiz de
madem ki yoksul bir çocukluktu o eski yaşam
neden hep o günleri ve anlarını özlersin
erikle-kaysı çalmak doğrumu dersin
asıl olan istem yaşayamaz naylon bir yürekte
ve dokusu ayrık otudur soluksuz tutar nefesini
gönül de hep koşar gelincik tarlalarında
akılsız başa giyince görürsün hoşça kalın fesini
kul bir yüreğin fütursuz duruşu
hep iblise gerekli bir malzeme olur
ipi geçirince eline
önüne gelen vurur giden vurur
hadi şimdi
giy de bir gör hoşça kalın fesini
giderken de heyhatlar keşkeler de durur
dilini de çokça da kötü kavurur…
(24.10.2015) AZAP…