20
Yorum
55
Beğeni
5,0
Puan
2890
Okunma

’’yine de bir uğraştır beklemek. bekleyecek bir şeyi olmamaktır korkunç olan”
cesare pavese
kucak dolusu ilahi taşıyorum
eteklerim Meryem ana
okyanus yanığı bir semendere gebeyim
ağlamıyorum yüzümde su uyanıyor
utanırım yorgunluğuma güneş konunca
sonsuz en uslu gizem seçer beni
göbek deliğim, ülserime üfler
sakın!!!
eşlik et dinlediğin şarkılara
ama içlenme sakın
ya da ağlama leyla olamıyorsan
ateş kokulu su olamıyorsan
ışığı tanımayan karanlıksan
ben işte o an ölürüm ağırlığımdan
yağmuru çölle uyuttuğumdan
kumsalda bir piyano
bana ruhunu ödünç verdi
ben ona buharlaşmak üzere olan bir rüya
adımı değiştirmek için
Nilgün’ü denizin üzerine fırlattım
üç kere sekti geri geldi
çalı çırpı topladım yaktım ismimi
çikolatalı puding gibi kokuyor dumanı
bu kadar masum olamazdım bu kadar inatçı
gölgem gözlerimin irisinden çıkıverdi
gidiyorum dedi senin için Tanrıdan dalgakıran almaya
derimin sessizliğine Venüs’ü yerleştirdim
parmak uçlarımla renklerimi köpürttüm
korktuğumu sakladım karşı kaldırımlardan
şehir inandı şehvetimin gizemine
her sokak lambasına kır çiçeği bıraktım
denize fazlaca nazlanmış olmalıyım ki
ayaklarımın dibinde sevişecekmiş yıldız ile
boşlukta yankılanıyor şimdi adı bana yabancı bir redif
zamanı gelmiş bir parantez
beni anlatmaya başlıyor...
o eski olan her şeydi
eski bir hüzün
eski bir dert
eski bir şarkı
eski bir kayboluş
eski bir ninni
eski bir sessiz
eski bir uyku
eski bir düş
eski bir yalnızlık
eski bir martı
eski bir mavi
eski bir aşk
eskidiğini kabul eden bir ömür..
evet!!!
bu eskimişlik
saçlarımda beyaz
göz altlarımda torba olur
şarkılar içindeki şekeri arar...
senin aradığın neydi ?
bulamaman mümkün değil
damağında hissettiğin o tat benim...
5.0
100% (48)