2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1337
Okunma
Buğulu gözlerim seni arardı
Gece perdesini çekince cama
Yüzümden yüzüne bir kapı vardı
Sessizce girerdin bekar odama
Siyahın mavinin elinden tuttum
Bin yanım saadet bir yanım acı
Naçar düşlerimi senle avuttum
Tanıdın mı beni incir ağacı
Göz göze gelince başlardı masal
Senle bölüşürdüm derin sızımı
Öğrenirdi yaprak öğrenirdi dal
Bir güle çizilen alın yazımı
Ah incir ağacı yaşlandım mı ne
Hayat bedenimde bak nakış nakış
Çile tüketiyor zaman bahane
Ne yaz günahkârdır ne bahar ne kış
Eskidi adımız aşkın dilinde
Buluta sıkışmış ay matemiyiz
Umudun karanlık bir sahilinde
Kalbinden su almış batık gemiyiz
*
Bir kız vardı hani söylerdim sana
Gönlü düşlerimden büyük bir kızdı
Uzaktı Kafdağı kadar insana
Toprakta volkandı gökte yıldızdı
Severdim; korkarak garipliğimden
Derdim, çamurlu el uzanmaz güle
Gözlerim dolunca tutup elimden
Bir eski türküyle gelirdin dile
Ve şimdi açtığım şu pencerede
Ne sen varsın artık ne sevdiğim kız
Zaman dediğimiz coşkun derede
Nasıl akıp gitti tüm hayatımız
Yeniden bakmanın yüzüne gece
Geçmişe dönmenin var mı ilacı
Bir hayat bizimki; ölüm dibace…
Sarıl bana biraz incir ağacı
5.0
100% (5)