1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
858
Okunma
bir bitik mahremiyet bölgesinde saklı iki gözde başladı yoksul dünlerin
ellerinde yosun yeşili hayretler
kalmayınca ıslanmıyor o ellerin ırmakların tortusunda
kal demedikçe de gülmüyor başaklara miskin iç çekişinle
dilinde yağmur sarhoşluğu
yitik kentlerden alınmış birkaç parça sandal resmi
havada kalmış bir selvinin ölgünlüğünde
taze huzuruna mutluluk ekledi zaman
artık ihtiyar bakmıyorsun kir kokan çılgınlığınla
istanbul bakmıyor hala sesiz kaldığın yoksulluğun
ve istanbul dalgalanınca uyanmıyor artık
bir haydarpaşa sireninde uyuklayan kedilelerle
tarifi yok hiç birleşmemiş ayrılığın
bilmezdi içindeki saadetin ne tuzlu olduğunu
güzel olsundu her mevsim ellerin
bir kafenin isli dudaklarında sen kokmalıydı
bir sigara ve sonra bir kahve ardından senin gelişin
uzardı seni her anışımda kısalan hikayeler
beni beklerdi yorgun zaman
kalmayınca sen de istemezdin ne derdin ki yok demekten başka
5.0
100% (2)