13
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
2028
Okunma

Gözyaşı ödeyemez bedelini
peçesiz yüzünde saçların darmadağın
bir köşeye itilmiş
umutsuz saklar yüzünü
dizlerinin arasında
Gözyaşı dağ yollarından akan kaynak gibi oluk oluk
Oysa, yaşamak her gün
bir armağandır bize
bu doğan güneş
masmavi gökyüzü
şu sıra dağlar
ağlayan kaderin önünde siper duruyorduki
ah! Dalgın gözlerim
kim çekti perdeyi gözünün öksüzüm
demek yeterince göremiyorum
baktığım yeri gözümü kamaştırıyor
Eylül güneşi öylesine güzel ki
Yanıyorum ölümlerin bu kadar çabuk geldiğine
İnsanoğlu yaşadığını anlamadan
kırgın gidiyor besbelli doyamıyor hiç bir vakit
kanla boyansada içtiği şerbeti
ölüm daha geç gelsin çocuklara genç fidanlara
ihtiyar meşe ağacına
sonra kim anlatır
bu soysuzlukları kıraç topraklara
ateşle kül ettiklerini
ve.. üstünden yağmurlar yaşadıkça
Yeşeren umutları yalın bahçeler
nasıl kanadı üstünde kalmadıkça
insanlıktan çıktı insanoğlu
Tanrının ibretlik yarattığı insanlık
yonttu kendine dünyayı
ağrılı sancılı doğumlar artıkça arttı
Ve.. doğamadı doğurmadı kendi çocuklarını
en sonunda bıçağın sırtında
yardı karnını aldı
acılara acılar kattı
kendi eliyle
Eylül akşamlarına bıraktı
Yaşamın çocuğunu
Yaşam sevinci bırakmadan
Gökler karardı ihtiyar meşe ağacı suskun!!
Nurten Ak Aygen
09.09.2015
5.0
100% (19)