Bana gelişin doğum sancısı,
Gidişin ise ölüm acısı gibi
Hasretin kaldı kollarımda,
Yükün kaldı omuzlarımda
Gecelerim gecelere düşman oldu,
Sabahlarım kardeş kavgası gibi birbirine,
Gülüşlerim esir kaldı dünya yüzünde...
Sen gidince ;
Analık çığırtkanlığı düştü sineme
Saçlarım yenik düştü beyaz ateşlere
Suskunluğum tutuk evi..
İsyanım ise benzedi azrail sesine
Vurdum kendimi Mevnunun vefasız çöllerine
Küskünlüğümü ekiyorum her bir kum tanesine.
Rüzgarlar çaldı nefeslerimi
Buz dağı oldu yüreğimin iki yanı
Her dökülen isyan yüreğimde,
Her dökülen müstehcen dilimde
Dağların kabus bakışları ise hala üzerimde
Kabus olan yokluğun ise hala içimde..
Ellerim İbrahim ateşlerinde,
Şehrin tüm ışıkları ver yansın ediyor gözlerimde
Yağmur ıslaklığı yüzümde,
Sen rüzgarımın can alıcı kokusu tenimde
Aldın gittin canımı.. aldın gittin ellerinle
Kelebekler uğramaz oldu artık gül bahçeme,
Başımda ağır bir çam ağacı sallanıyor
Efkarımın üzerinde ise kavak yelleri,
İçimden kan kırmızı ırmaklar akıyor
Göz çukurlarıma yerleşmiş morluklar..
Ne çok telaşım varsa kozan dağı gibi göğsümde.
Öldüm gittim sana doymadan bir mevsim içinde
Alışamadım buralara,hep aklım sende.
Bir çareyim soğuk topraklar içinde,
Bir başka garibim ölüler içinde...
.........
.....................................
............
.....................LESKÜY NARUT........27/09/2015