İşte bir feryatla haykırıyorum,
Çağlar ve çağlar ötesine
Ormanda yol ikiye ayrıldı
Ve ben daha az yürünenine saptım
Ve bütün olanlar da bu yüzden oldu.
"Robert Frost"
Yasları çiğniyorum zılgıt eşliğinde
Küfür ezgisi ayaklarım çıplak
İzlerim mezar kokusunu çekiyor sineye
Otuzbir, iki, otuzüç kurşuna
Mezarından çıkıyor Ahmed Arif
Tek’e tek dövüşte
Bahise yürüyüşle başlıyor
Orantısız uzuvlu transformers
Gölgelerde
Ama hep ezberlerden geliyor
Öldürmenin iç güdüsü…
Bir dersin teneffüs zili arasında yıkılmıştı
“insanlık Anıtı” kadavra değildi ruhu
İkiye bölünmüştü yokluktan
Başı göğe erdiğinde dilinin ucuna
Barışın rengini düşürecekti
Körpe
gülüşlü
Söğüt ağacı gölgesi
Çocuklar...
Çok sesli silah sessiz ucube
Kulak arkasına yattı sinsice
Umutlara tükürüyordu sessizce
Kah bir yangının karanfil korkusunda
Kah cansız pimin nevrotik uçlarında
Kah sevmenin diyalektiğinde
Sardıkları tütün kokusuyla uyuştular
Dallara konan
Oyun bozan kuşlar uçuştu
Ayrılıklara alışıktı yollar ve dağlar
Ya denizler nasıl alışacaktı
İkide bir ayrılan
maviye…