2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
600
Okunma
Yokluğun
Yokluğun kalbim de, cam kırığı bir yara
Alnıma saplanmış, bölük pörçük bir kurşun
Aktıkça gözümün kanı, çürütüyor beyinimi
Yıkılası gök karanlık, devriliyor üstüme
Yer yüzünde, bir başıma kaldım
Dikenlerin üstünde, her yanım
Tabib düşmüş gülüm aşikâr hallime
Hekim ne eyler? sensiz, kara düşülerime
Kapıların kilitleri kılıf’lanmış çoktan
Bir hasretlik, kuşatmış etrafımı taştan
Sensiz düşmüşüm bu aşkın çarmına
Nafile; Turgay ne etse de, sevdasına
Yanar Kerem gibi Aslı, kül zaatına
Gah gezsem, diyar diyar cümle cihanı
Yokluğun sığmıyıp, taşırıyor hicranı
Hercai dökülmüş, yaprağı, baharım
Bağrım’ın, soluğu çıkmaz, güz dağlarım
Yokluğun’a Güneş vurur, her dem akarım
Sel olur, tufan olur, bednimi yırtar aşarım
İklimler boyu, özleminle sızlar dururum
Yokluğun..
Kalbimde, geçmeyen bir zehir
Toprağa vurmuş, akan bir nehir
Öksüzlüğün vazgeçilmez adresi
Hüzünlü Analar’ın çığlık, isyanı
Resimler de, kararmış bir tablo
Şiirler de, kanım’la, yazılmış mısralar
Yokluğun; soğuk bir ölüm, çıkmaz bir ceset
Pencerem’de kar ve ekmeğim buz tutmuş
Yokluğun ruhumu, titretiyor, üşüyorum sevdiğim
Turgay PARLAKYILDIZ
5.0
100% (1)