0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
977
Okunma

...
Gölgeliyor ağaçlar müstakil yaşamları
utana sıkıla çağırıyor sofraya analar
diz kırıp çöken bağdaş kurup yayılan
kayalar gibi yerleşiliyor mide yolculuğuna
Şimdi poyraz mı garbi yeli mi getirir
bereketten ayrılıp dört bir yana savrulanların kokusunu
Bir kuş uçsa bir serçe ötse
ahh derinden
iç sesle doluyor
su içtiğimiz bardağa
Bir kaç hayta bir yığın kerata
dalıyor korkusuzca boğazın serin sularına
gemiler takalar kayıkların köpük köpük
kabarttığı dalgalarda balıklar gibi süzüle süzüle
atladıkları gibi bitiyorlar sahilden
Akşam batarken güneş boğazda
aksını seyre dalıyor dalgın adam
helezonlar çizerken yakamozlar
tamamlanamayan puzzle gibi yapbozlar
ha gayret dolunaya az kaldı
titretme yüreğini
sabret ay doğarken
kararır deniz
Şafağa en yakınken en karadır gün
kim uyur kim uyanır
sararken yükünü gece
yorgun argın çekip giderken
devredip nöbeti gündüze
...
Yunus ça
5.0
100% (3)