7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
707
Okunma
!!!
Aşk öyküsü değil bu sarı sıcak
Yaşamdan öte yaşanılan yerde
Sevgiliye duyulan hissizlik belki de.
Önceden
Bir on dört şubat vurgunundan kalma beste
Aynı tını yalnızlık kapını çalarken
Esen rüzgâr hediyenken
Nerden çıkar ses
—Ben geldim aç kapını
Beş ay,
İlk dört kaybolmuş dilim, yarım yüzyıl değilken
Çok geçmiş değil üstünden
Tarifi yokluk, tarifi ölüm bir hikâye.
Düğüm olmuş içim açılmayan kasvet
Sana değil kendime ihanet...
Tenine yatak, kara çarşaf
Aydınlığa karanlık
Elimin senin elinden büyüklüğü, tarifsiz
Alamaz bu hissi bu beden.
Ne gelirse başıma bundan olsa
Bünyem sarmış boş vermişlik çerçevesini etrafına,
Bana değil bendeki bu hizasız kıyam sana
Bir yoldu umman,
Şimdi karanlık senden bana kalan.
Söyle
Kaç sokak lambası lazım görünen yolu aydınlatmaya.
Kaç fener lazım sende olan gölgeni bu vuslata yansıtmaya.
Sus!
Ya da sadece sus!
Ne çok konuştuk ne çok kelime tükettik.
Giderken bana bıraktığın tek miras susmak
Şimdilerde sende sus, bu en iyi oyuncak
e..!