1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1296
Okunma
biraz önce kapını çaldı
ben kimim diye
kuşkulu bir zaman aralığından
ağzına uymayan
yine o kızın sesi
‘kamçılım beni nasıl buldun’
henüz talimine başlamayan dudağında
orada seni bulamayacaklar
kıyıları kanayabilir öykünün
kaçabilir diye köpek seslerini kulağına serptim
kilitledim ardını
aldanışlar dışarı
ben sana içerden okunurum
bir dadanmadır süreğen
ve her defasında kırıştıkça kırıştıran tenini
ucunda saçın kalır
güneş damağını kamaştırırken
buna mağara denir
kayıp göğün sıra dışı düşlerini kim bilir
kalbinin tuzakları dışardakiler
kendi devrimini zincirleyen devrimciler gibi içindeler
elbette sevgiliye aşınmasız gidilemez
sen şamanın gırtlağındaki sese gel
şekiller ruhunun perdeleri
dilinden acele soyul
artık zaman boylu boyunca o
bir zaman göğsünü köstebek yuvasına benzetmiş
yeminler etmiştin
güzün eli çocuksu yüzüme dokunamaz diye
ıskarpinli düşleri plastikler çaldı
dizinin yoksulluğuna birkaç kumaş yamandı
çamurlu ayaklarını görünce gülümsemiştin
şimdi aslına döndüren yine o delikanlının sesi
‘mağaranı bulurum
sana ben yokluğumla dokunurum’
..
..
5.0
100% (3)