anlatamadım sana yıllarca, ayrı yazılan bir bağlacın
can alıcı hükmünü.
ben nasıl istemem
yıldızlardan taç yapmak üzerime
senli bir sabahı uyandırmak gözlerimde
ben suflörü tanrı olan
bir diriliş hikâyesinin dublörü
yüzünde
güller açacak bir
aşkın gametiydim
hatalarım da olsa günâhlarım
seni korkularımla günâhlarımla birlikte sevdim
inat ettim dönmemeye
îman ettim
sabrettim
azmettim
sense küçücük bir çürüğü hedef alıp
koca elmayı mahvettin
şimdi kim daha çok borçlu
bu üveyik telâşlarına
sence tanrıya mum yakan bu cansız kadavraları kim
ölüme itti
hani bir cinâyetin en mâsumu "ölmek"ken
en büyük fâili ibretti!
sevmek
sevgilim
ki başlı başına bir endişeydi
taşının ulaşamayacağı en uzak menzil
kolların kısalır bileklerin forsa kesilir
bâzen bir yudum su ilaçtır panzehir
bâzen bir okyanus kifâyetsiz gelir
şimdi sana ne verebilirim saadet yerine
kimin terini bassam avuçlarına
itiraz edersin bu tuz benim değil diye
dağarına ünlemler de çaktım yıllarca
hayli afili çengelli sorular da
ne uyaklarını değiştirebildim adımlarının
ne ayaklarını uyuşturabildim
" bir ambulânsın siren sesi gibiydi gidişin
önünden çekilmekten başka ne yapabilirdim"
sana şiirler yazarım bildiğim dilde
sen tutar arapça öpersin dudaklarımı
yine farsçaya çevirirsin anlattıklarımı
yine yetinmeyip alıcı kuşlarla bölüşürsün öğününü
yine gemilerde yüzdürürsün kaşlarını
yine içinden fışkıran rüzgârlara çözdürürsün saçlarındaki kudümü
bu kez su tutar yerime ellerini
avucundaki simidi verecek martı bulamadığında çözersin kördüğümü
-öldüğümü-
anlatamadım sana yıllarca
bir bağlacın hükmünü
onca ayrılık şiiri yapıştırsam da gözlerine
yangının küllerimdir ölürsem
azığın ömrüm!
han kapısı gibi koca bir zandı
yüreğimi de düşlerim gibi yakan adın
dış avlusundaki kara taş gibi bir evin
bil ki şırası değil balıydın hislerin
" ben seni de değil
sadece seni sevdim kadın"
ToprağınSesi
.