1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
984
Okunma
Mevsim takvimden düşen son yaprakti
Gece çırpınırken sukutun kollarında
Gözlerin ruhuma ilk tohumu birakti
Ah nasıl yuruyecegim sevdanın yollarında...
Eylül bakışlı bir serin rüzgarın iniltisi
Yayılırken yüzümün derin çizgilerine
Rahmet ellerimde oldu hicran birikintisi
Karıştı bir garip senfoninin ezgilerine...
Veda kokulu bir mendil düştü yoluma
Ah bilsen menekseler baharda solarmis
Son çıkmazda ayrılık girdi koluma
Meğer su boğar ateş yakarmis...
Lal oldu dil nuzul indi akila
Ben ki devrilen abdulhamidim
Zalim bilir beni sevdiğim sıla
Oysa yarı yoldan dönmek değildi ahidim...
Ürkek serçe misali cirpindim ellerinde
Bekaya durdum gözlerinde pervasız
Kanadim kırmızı beyaz sarı gullerinde
Sensiz olmak kalmak değil miydi havasız...
Daim huzunler yaşadım en kuytusundan
Cana minnet bilmek değil mi aslında sevmek
Yusuflar kurtuldular hasret kuyusundan
Yavuzlarin kaderi mi ciğer paresini vermek?
Ey aslında benim olmayan olduğunu sandığım
Zannetme ki unuturum bir solukta senli günleri
Sen benim yarinim sen düğün sandığım
Ne vakit bitireceksin bu haksız surgunleri....
5.0
100% (3)