15
Yorum
57
Beğeni
5,0
Puan
3453
Okunma

aklımdan zıvanadan çıkmış yarım yamalak cümleler
akşam üstlülerim biraz günbatımları sürüyor kış günlerinin uyuşukluğuna
baharın gelişene tezattı elveda deyip gidişin
bir türlü aşına olamadı gözlerim sokak aralarında gölgenin kayboluşuna
şimdi dilimdeki sözcükler isyan edip dökülürken kaleme
uzak diyarlara alıp gitsin diye bir kelebeğin kanadına yazıyorum ayrılığı
sardunyaları sevdiğin için renk kaçkını bir mevsimde sararıp soluyorum
ellerin dokundu diye öptüğüm sonbahar yapraklarını
yaz günlerinin eskide kalışı gibi senli günlerimin eskide kalışı
kuru bir çölde göz yaşlarımla tomurcuklanır kasavet çiçeklerim
bulutların kararıp gözlerime yağmur oluşunu
gidişindendir diye anlattı sokak serserileri
şehirler k’öksüzleşiti
hıçkırık boğarken gecelerim kadınlar kısırlaştı
asılsız söylemler asıldı dudaklarıma
seni söyleyip, benim inandığım
mesela gelme derken yaralarım, gelme acıtma
gözyaşlarımın içinden geçerken hayalin oysa ne çok çağırmıştım seni
aklımın haykırışlarının bahanesi olurdu bebek ölümleri
cinnetlerim sorgulanırken bozardın dudaklarının mahremiyetini
ey gölgesine hayatın anlamı dediğim
kimin gölgesinde avunur gözbebeklerin
aklım almıyor beni unutkanlığını
gitmeye ayarlanmış saatlerin dilsizliğine, sessizliğini tutsak edişini
doğuşumda binlerce yılın ağırlığı
tüm insanoğlunun varoluşunda kayıtlı aşk sendromlarımız
yabancı değildi Adem’in Havva için ağlayışına
Havva’nın yüreğini avuçlarına alıp tanrıya yakarışına
kaç asır geçti hep aynı hikâye
ölüm adı yokların seferberliği idi
bir top kefen birde yokluğunun acısı çok derin batmıştı yüreğime
5.0
100% (47)