14
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
1006
Okunma

Umut yoksulun ekmeği
Umut katıksız sevgi
Güne düşen yaprak
Avuçlarımda toprak
Tan vaktinin ilk ışığı
Bir yudum su
Cana can katan
Üşüyen ellerime ısıttığım kor
Kırık gönüllerin penceresinden
Gel gir içeri
Boşa geçiyor gün dediğin
Birbirine benzeyen yalnızlığın
Seni uzaktan görsem tanıyabilirmiyim
Kime neye benziyor şeklin
Bir saman alevi gibi
Daha kundağındayken günün
Geceyi hatırlatan yüzünün rengi
Gökkuşağına benziyor mu?
Tamda yaklaştım derken
Ayak seslerini duymuşken
İstasyondan bir tren gibi sessizce gidişin
Kıl payı kaçıyorum seni yeniden
Her gün yeniden bir umudun peşinden
Kovaladıkça kaçan şaşkın
Kelebeğin rüyasında
Güneşin kızıl saçlarını okşuyorum
Mavi bir ışığın
Aklanmış kara bulutu yoldum ellerimle
Kıyamet öncesinde kıyılmıyor yaşanan zaman
Beyaz zambak kokularını gül suyu dökmüş tenine
Seher vakti üstüne düşmüş üşümüş bir yaprağın
Sana zamanlar mı yok yalan dünya
Ay ışığı düşmüş gözlerine
Bin yıllık sevdalar sende
Her gün kederlerin geziyor yollarda elleri ceplerinde
Umutların çuvallar dolusu
Yollarda başıboş yalnızlıklar kol geziyor
Ezip geçiyor hayat elleriyle dokunduğunu
Kızılca kıyamet ne hikmetse
Kapı eşiklerinde basamak
Birbirlerini çiğneyip geçiyor insanlar
Hak hukuk solda sıfır
Umut yoksulun ekmeği ..
05.05.2015
Nurten Ak Aygen
5.0
100% (15)