14
Yorum
29
Beğeni
0,0
Puan
1286
Okunma

kör bir kuyuydu yüreğin
içine ne atsam bana ait
kaybolup giderdi bilinmezliğe
ardından gözlerinin feri kaçmış bir kaç anı
çığlık çığlığa yankılanırdı
bumerang gibi gelir vururdu beni
sana söylemediğim en hassas yerimden
yani tam sol/umdan.
yağmurların elleri yüzümde
güneşe küs gözlerimde izi kalmış
hayata kalkık omuzlarım
dik durmaktan yorgun
çöküntüdeyim varlığına
umursamazca silkelesem düşeceksin biliyorum
biliyorum da
kıyamıyorum işte
kıyametime aldırdığımdan değil
ki sensizlik bu dünyada kıyametle eş değer olsada
senin düşüp kirlenmen ar geliyor bana.
neyin kafasıdır bu
sevilmediğini bile bile, neyin beklentisi hala
desem de yüreğime
inatla ayağını koymuş kapı girişine
ben kapatmaya çalıştıkça
direnir
ruhunda direnişçilik var ne de olsa
haksızlığa az siper etmedi gövdesini
yediği çuval dolusu lafları
dizdi mahkum edildiği aşka
kelepçeli ellerinin anahtarı elinde
sanki kaçsa
sırtına yiyecek kalan son mermiyi
hep böyle olmaz mı
ne kadar kaçsan yetişir ardından kaçtıkların
karanlık bir sokağın birinde
elini kapatır ağzına,nefesin dar gelir ciğerine
faili meçhulsündür artık
dosya arasında solan yüzlerce kişiden biri.
bir akşam üstüydü
ellerin ceplerinde
gözlerindeki derin yalnızlığın gölgesini saklamak için
başın önde
yüreğinde cenk eden ’’bizli’’ anıları
elinin tersiyle silip
yendiğini zanneden dudaklarında
sinsi gülüşün sarkarken
yeni yalanlar doğuyordu sol yanının karanlıklarına
ısıtmasada
ışığında yol alıyordun ya
yeterdi sana.
sen bana hiç ’’yar’’ demedin
düşmekte vardı biliyordun
ayağının tökezleyeceğini bilmenin
endişesiyle yaşadın
halbuki düşmekte güzeldir be
böylesi onursuz yaşamaktansa
bilmedin
anlamadın..
sana sayfalar dolusu kelimeler dökmüştüm bilirsin
her şiirimde
biraz sen kokardın
sandal ağacının en nadide kokusu sarardı ortalığı
burnuma dolan rayihan
yazdıkça yazdırırdı
ne yazık
bir tek kelimeye sığdırdım gidişini
o yüzden eksik kaldı bu şiir.
’’HOŞÇAKAL’’.
Ayvazım DENİZ