4
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1575
Okunma

Çiğnerken Arnavut kaldırımlarını
Sadece ayaklarıma bakıyor gözlerim
Adresi belli adımlarımın
Zaman öncesine varmak bir an önce
Hiç bir sesi duymuyor
Omzuma çarpanları hissetmiyor bedenim
Durgun suda suskun sandal gibi yüzüm
Tek hamle’m
Başımdan kayan siyah eşarbı düzeltmek
İşte karşımda
Yıllarca semtine dahi uğramadığım ev...
Usulca açılıyor yaşlı bahçe kapısı
Tahta kurdu kemirmiş gıcırdıyor
Baharları yaşadığım
Kışları savuşturduğum bahçenin
Tarumar şimdi özenli gülleri...
Küsmüş naneler menekşeler
Hiç bir mevsimin çiçek kokusu kalmamış
İçeri süzüldüğüm de
Bir zamanlar ruhumu ısıtan evin
Unutulmuş bir mezar sükuneti karşılıyor beni
Grileşmiş tül perdeden arsızca sızan güneş ısıtmıyor rutubeti
Sıvasız solgun duvarlarda sesin gülüşün yankılanıyor
İzini arıyor gözlerim
Diğer odadan ayak sesinin müjdesini duymak istiyor kulaklarım
Ama nafile ....
Sırı dökülmüş aynadan bana bakıyor puslu anılar
Camı kırık resmimiz hala duruyor büfe üstünde
Titriyor tüm bedenim sarsılıyor tozunu silerken
Başımda siyah eşarp
Hani yıl dönümünde aldığın...
Ellerin omuzum da...
Tebessümü var yüzümüzde mutluluğun
Yorgun
aynı zamanda bedbin im
İki tahta iskemleye ilişiyor gözlerim
Karşılıklı yemek yeyip kahve içtiğimiz
Fincanlarımız hala masada
Yarınlar için baktığım fallarda ayrılığın izini nasılda görmemişim
Salkımları düşmeye hazır gözlerimin
Hem ağlamak ayıp mı
Bir istiridyenin içinde mi saklanmalı
Gözden düşen inciler...
Bozuyor sessizliği hıçkırıklarım
Şimdilerde görsen tanıyamazsın beni
Okuyamazsın ölgün gözlerimi
Heba olmuş yıllarımı tutuşturamazsın elime
Giderken titrek bir mum alevi gibi
Son kez bakmıştın ıslak gözlerime
Binlerce "geri dön" uçurmuştum ardından
Ne çok sevmişim seni meğer
Kasıp kavurdu benliğimi nedensiz gidişin
Unutturamadı tuz bastığım yaralar
Şimdi gitme zamanı
Seni ve dünlerimi bu evde bırakıyorum
"Her bitiş bir başlangıçtır , üzülme" demiştin
Matemini başımda taşıdığım
Eşarbımı çıkarıyor
Tüm anıları yakarak gidiyorum
"Elveda"
Dilek USTA