23
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1995
Okunma

İstanbul olur çocukluğum
martı geçer gözlerimden
uçar uzaklara
hüznü yükler sırtına
kanatları ağır.
adı başka şehirler
öksüz gülüşlü / sunağı yağmur
çiseleyen kirpik ıslak
düşer kâğıtlara
yazsa söz incinir
sussa yürek
dudağı yalıçapkını
dil karabatak avcısı
denize dalardı ağır yanım
ayağında çıpa dibe vuruk
yosun bulaşığı saçları
arsızca salınır.
suya attığın taşlar
kaç halka dönerse geri
mutluluk,
uzaklaşanlar…
satırdan düşer belki
karışır kemençeye
türküsüdür bu hikâye
sustuğun kadar eklenir özleme…
başladığın her gün
yıkılır yuvarlak omuzlara
asırlık bir sargıdır beklemek
gün be gün ömre kayıtlanır
kaç saat sürgünde
yine sabah /yok
uykusu gözlerinde…
kadehte düş içer gün
çatıların aydınlandığı zamanlar
hep uzaklara kaçası gelir ya insanın
denizdir yalın ayak koşuşlar
ardında beyaz etekli çakıl taşları
bağırsa gökyüzü
silkinir mi gün
söyler mi o sıcak günaydını…
kaç heybe dikti
sözler sakladı ellerim
belki,
şiir yazmayı öğrendiğim gün
yazarım sana / sevdiğim.