5
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
1043
Okunma

ey toprağı kan çiçekleriyle sulayan
genç olmanın nasıl bir şey olduğunu göremeyen çocuklar
bugün sizin gününüz
kalkın yine düğün var.
yüzü çorak toprak gibi çizgili
analarınız kına yakıp göndermemiş miydi böyle bir düğüne
al bayrağa sarılı
mezarı olmayan sabi sübyan
koyun koyuna yatarsınız Anafarta sırtlarında.
18 Mart
daha onbeşine girmemiş
bıyıkları henüz terleyen çocuklar
yürekte iman
yürekte sevgi taşıyan
dönmeye değil
bu düğün de ölmeye gittiniz.
öyle bir düğün ki böylesi dünya alemde görülmedi.
ayakta çarık
saçlar tükürükle jölelenmiş
akşamdan yenen bir tahin
bir kuru çorba içilmiş
gülerek hazırlanmıştınız bu kutsal düğüne
kıyıları döven Çanakkale’nin kızgın denizi
sizi görünce durulmuş
gözleri şaşkın bakakalmıştı.
komşunun köpekleri
biraz hasetlik
biraz hırs
ve en çok da merakla yalanarak
toplandılar Çanakkale sınırlarına.
damat, Mustafa Kemal Atatürk
çocukluktan vurgun kıza
öl dese ölecek.
gelin, Vatan,
ah daha önce kimler istemedi ki
başlık parası vereni mi dersiniz
sinsi sinsi kaçırmak için tuzaklar kuranı mı
eteklerinde gökyüzünü delen dağları
her tür çiçeğin açtığı yanakları
dudaklarında en ağır ağıtlarla
dünya güzeli bu kız
kalbini Mustafa denen yiğit, mert bu adama kaptırmıştı
ve Millet denen aile onları birbirine uygun görmüştü.
18 Mart da düğün dernek kuruldu.
kalleş köpekler düğünü bastı
ellerinde son model silahlar
gözler kan çanağı
parçalamaya meraklı vahşiler çoluk çocuk demeden saldırdı
siz kınalı kuzular göğsünüzü gelinle damada siper ettniz
elde silah yok
yumruklarla devirdiniz
ve her ölen kardeşinizin düştüğü yerde
kırmızı kan çiçekleri açtı.
açın gözlerinizi
sizi koklamaya geldik.
Ayvazım DENİZ