6
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
1654
Okunma

-1-
o harflerle yazılamayan
en suskun derinlikli eylemdi
anlaşılması zaman alırdı
aşılması okyanus aşırı
tuvalde iki küs gölge
birbirini görmeyen
aynı çarpıntıya kulak tıkamış
biri guaş mavi
biri çürük fesleğen
aynı derinlikten beslenen
iki gölge
birbirini görmezden gelen
-2-
bâzen lisânını boğazına
asan karanlıktır gece
sevmek gibi
el boyamak olsa tütün tarlasında
ekinleri öbek öbek biçmek
sudan sebepler bulabilsem
çeperi yanık kokan sevdaya
sen, ben yokum diyorsun gözlerime baka baka
ben, yorgunum
sen beni unut diyorsun
ağır silahlı harflerle, karşıdan tarar gibi
ben nasıl anlatırım derdindeyim
yüzümdeki yüzme bilmeyen ıslaklığa, bu nemi
bilirim
fazla avuntuya yer yoktur bu gösteride
ki gece çabuk çöker
feneri ferini erken kaybeden şehirlere
ve kibrin eşkıyalığı sökmez sönmemiş benizlere
zamanın bir hîlesi mi bu
ondan mıdır
çürük bir selam için bile
ayrılık sonralarına
en büyük hîbe diye
orta öfkeli iki kahve
ya da üç beş doz
o ’’gülümse’’ diyen hâin şarkıdan lâzımdır
emsalsiz bir masaldı yine de
sonu iyi bitmese de
o hep orada kalacak
tuvaldeki o iki gölge
-3-
o bir ram’dı
ikram değil
ölene kadardı
bitene kadar değil
tecrübe hatası olurdu sevi’lerin
tercüme hatası değil
biri silinirdi zamanla, zaman düzeltir
biri zamana silindir
ne saçlarının avuçlarımı tanımış uçlarını aldırman fayda edecek
ne de tenine körebe oynarmış gibi değenler
kimse benim kadar sevmeyecek seni
kimse iz bırakmayacak ben kadar denizinde
içinde balıklar olacak yaşayacak elbet
o da sadece suskun yüzünü içini tırmalayacak...
seni duaya alıştıracak
tanrıya daha da yanaştıracak
-4-
bir çok müdavimin olacak muhakkak
ama hepsi sana sevmeyi anlatacak
ben gibi seni sevmeyi değil!
ve ne zaman mantığını kullanmaya kalksan?
denizin alnını yaran
aklını karıştıran
ağır gemiler gibi
vakur bir endamla
geçeceğim hafızandan!..
ToprağınSesi
.