0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1012
Okunma
Büyüklerimden bilirim gidenin dönmeyeceğini
Bu yüzden dönmeni de beklemiyorum zaten
Kendimle barışık biriyim artık ben. İnan ki
Sensizken de zamana yenik düşmeyeceğim artık
Bazen kendimle konuşuyor, gülüyor, eğleniyorum
Bazen de yağmurlar yağıyor yüzüme şarıl şarıl
Yürüdüğümüz caddelerde, sokaklarda
Dinlediğimiz şarkılarda, türkülerde
Konuşurken kurduğum cümlelerde, mimiklerimde
Her yerde seni anımsıyor ve yaşıyorum
Şu sıralar buğulanmış bir cam gibiyim sanki
Kırılınca keskinleşen, silinince parlayıp açılan
Bir mum ışığı misali sallanıp duruyorum sağa sola
Melül esen rüzgâr söndürecek diye ürperiyorum
Yeşil Ovalardaki ırmaklar ve nehirler gibiydik
Anne sütü gibi tertemiz ve berraktık oysa
Ben seni hep bir film artistine benzetir dururdum
Huyunla, suyunla tıpa tıp aynısın der ve gülerdim
“Hayır Hayır!“ sen özenle yaratılmış bir kar tanesisin
Gökten ağır ağır yağan ve pas parlak bir kar tanesi
Masmavi ufuklara yelken açıyorum artık
Yüreğimi hiç söylemiyorum bile, o farklı evrelerde
Ben denize açıldıkça, sen dalgalar çıkarttın karşıma
Ellerim nasır tutana kadar çeker dururdum kürekleri
Dalgalar savurur dururdu teknemi dört bir yana
Çaresiz, bitkin, argın bir halde kaldım yapayalnız
Zorlu yolculuğumuzda hüküm sürdün hep
Hükümsüz birine hükmettin, hüküm sürdürdün
Şimdi hüküm sürdüğün dostun fazlasıyla yorgun
Yüksüz, hükümsüz bir ufka yelken açıyor
Pişman değilim yüreğine yelkenler açtığım güne
Kulak da asmayacağım uzaktan çalan senfonilere
Anıları, hatıraları bir sonbahara armağan ediyorum
Giderken senden son bir istekte bulunacağım
Gözlerim şelale misali, kâğıdım şimdi sırılsıklam
Yalvarırım bir nisan günü gelip de gözlerime bakma
Telif haklarıyla korunmaktadır.
www.mehmetkandemir.net