1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1166
Okunma
Sanıldığı gibi kısa değilmiş hayat.
O kadar boş vakit var ki…
Nasıl doldururuz diye şaşarız,
İçinde olduğumuz zamanı.
Sıraya gireriz kahvede,
Oyunlar oynarız çocukça.
Uzatır dargınlıkları,
Düşman kesiliriz eşe dosta,
Nasıl olsa barışırız günü gelince.
Erteleriz yaşanası olanı, ileri bir tarihe
Aşkları, hayalleri, umutları
Ne gerek var bunca aceleye
Günü gelince olur, deriz.
Uzun yaşıyoruz uzun
Meğer üç günlük değilmiş dünya,
Nasıl olsa ertesi günler var diyerek,
Yatarız on saat,
Şekerleme yaparız arada,
Vakit bol nasıl olsa.
Güzel anılar biriktirmek yerine,
Bankalara yatırır olduk umutları,
İpotek ederek geleceği.
Yeter deriz hayat, yaşamaya kalan zamanda.
Gerek duymayız kitaplar okumaya
Geçmişiz, geçeceğiz feleğin çemberinden
Her birimiz mezun olur nasıl olsa,
Hayatın üniversitesinden.
Mutlu gelecek için başlar,
Sevmeyince ilk gün gibi
Uzun gelir bize kırk yıllık evlilikler,
Yelken açmak için ikinci bahara.
Vakit var nasıl olsa.
Sanala döküp gerçeği,
Dört duvara kapatıp,
İki tuşa esir etmişiz yaşamayı.
Hevesliyiz ertelemeye:
Havayı, suyu, güneşi, gezmeyi, tozmayı
Paylaşmayı, dostluğu, insanlığı
Nasıl olsa, birgün, yaşanır deriz
Kaderle avuturuz ani ölümlerde kendimizi,
Ne kadermiş be deriz gitti gencecik.
Yine de erteleriz yaşamayı, yarınlara.
Emekli olmayı beklemek gibi,
Devam ederiz kendimizi kandırmaya
Zaman geçer, biz zamanı erteler.
Üç kuruş değer biçmişiz zamana,
Altını pul etmişiz habersiz.
Ecel kapıyı çalınca
Pişmanlıklar yaşarız.
Daha yaşayacak çok gün var,
Erken geldin be,
Acelen neydi, deriz.
Yavaş yaşıyoruz yavaş.
Emekliyoruz, koşuyor zannederek hayatta
Yarın ölmeyecek gibi kaygısız.
Umarım anlarız, belki birgün
“Yaşımız yaşayabildiğimiz kadardır.” MESUT AKÇA
5.0
100% (1)