17
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
2288
Okunma
Şeytan kaprislerinden terkedilen devrik masallardan on oktavlı sessizlikle
en çok kadınların ve ağaçların köklerine dökülen zehri şiirlerle uyandım her şafak
sordum saçlarınız neresinde gecenin- örgüsüne bulutların sarıldığı o ıslak ıssızlık
ne çok tuz birikmiş öz yaşlarınıza mavisinde her kırılan kirpiklerinizde denizken devinen darağacı
şimdi hangi yağmurunuza ağlanacak siyah kefenli ritüellerle...
Ey rüzgarın kumla büyüttüğü Sefenks yüzlü uğultulardan- antik kılıcın kınında saklanan gölge satanlar
bütün dünyanın özeti sadakatla öpülen avuç içidir bir kadının...
İşte her nefeste bir derviş ayini
uzanıp yatan ıhlamur kokulu bir sözcüğün yanına
ıslak bir pencereden bakmak dört mandala satılan ehveni şer
bir lacivert geceye...
Adımı aklında tut
üçe kadar sayacağım
her gün biraz daha mukedderad biraz daha muamma
En çok ruhumun köküne ine bildim
orda mazereti ki toe
topraktan
ateşe
döne döne
Zerdüşü zer
İçime dökülen siyanüre aldırma
kalbi sabit bir meleğe emanet şehadetim
Sonra düş gezgini beynimde
çıplak ütopyadan
geriye
bir mezar dolusu
hafıza kalır
Sen şimdi unut bunları
sabah uyandığında
öp ki sesinden
bir martının
kendi suretine
pike yapmasın
sığ sularda...
...
CC_
5.0
100% (16)