2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1132
Okunma
Demli bir çay içmekti,
şu hayattaki tek lüksümüz;
yanan bir sobanın kenarında, tavşankanı kıvamında ve pürüzsüz.
Fazla bir beklentimiz yoktu hayattan;
içimizde akan acıları
doldurabileceğimiz bir barajımızın olmayışıydı tüm üzüntümüz.
Ey sevgili, kalbin;
ebedi mekânımızdır, bir saray kadar dar ve bir hücre kadar geniş bazen.
Gözlerinde kaybolmaktır
ve yine gözlerinde yaşamaktır tek sefamız.
Haberin olmayan gecelerin adamı olduk,
adamı olmayan gecelerin haberi…
Dışını aydınlatmayan bir sokak lambası gibi yanıyorum
ve ömrüm o gün bu gündür yollarında seferi...
Geldi mi gitmiyor işte seni düşünmek,
hangi rüya, hangi kâbus bölebilir sana olan sevda yanığımı.
Bazen elden hiçbir şey gelmiyor,
"Hızır" gibi bir aşk bizimkisi;
"bir kere doğdu ya, bir daha ölmek bilmiyor"
Muhammed Taha / 20 Şubat’08