3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1398
Okunma

bir daha hiç açılmayacak kapı
duvar gibi büyür ardınca
mezarlık otları
ben
açılmayacak kapıların yas tutucusu
ayrılık kader hükmünce
ömre biçilmiş kaftan
ayakları çirkince
bir daha hiç parlamayacak fitili düşmüş kandilin
eriyen ışığında solan gölgenin
hayal meyal korkular
orman içleri
gece vakti
sabah serinliği
deliksiz uykular
göğün en yükseği
denizin derinliği
sayamadığım tüm envâr
olmayan bir yolun
gitmeyen bir yolcunun
açılmayacak kapının
yasını tutar
içimin gassalı
bir daha hiç açılmayacak kapının
örülür ardı sıra taş duvar
yitirmek seni
kör kuyuya atılmış Yusuf gibi
kaç şehir yitirdim
zaman boşluklarında
“ömre bedel ân gibi”
ufka çizilmiş haritalarda
bir yüzün hatıra kalsın bana
bir görümlük yüzün
eskittiğim bağrıma basa basa
ahh
içime akıp duruyor bir güz yaşı
yeşil bir yaprağa düşen
kezzap sarısı kadar
yakıcı
kör diyordu içimde bir dil
el yordamıyla
kırılmış lafza sarılma
onun karadır yüzü
heyhat
açıldı sözlerin bağı
döküldü destesinden
bir an’lık çakımdı o fena
bâki bir ölüm olması yetmez
yol uğrağı çeşmelerden
testimize bir taşımlık “hay” düştü
neyse...
damardan fışkıran kirli bir kan gibi
kaçtı dilimden kelimeler
ne söylesem
batmak üzere bir gemiydim
yüküm hafiflemedi
hayır istemiyordum ki hafiflemek
tek arzumdu denizlerinde boğulmak
söylenecek tüm sözleri karşılamıyor bir "neyse"…
olabilse mümkündü kalbim
dünya ağrılarına dayanan bir nesne
seçimim değildi
ruhumu kuru bir yaprak gibi ezen
kelimeler
cümle kalabalıkları yara yara önüme dizildiler
muhtaç kalabilir insan bir isimdeki tüm harflere
"tut beni saçlarımdan sürükle ama
terk etme" diyebilir
çaresizlikten
yalvararak tekrarlaya yazdım adını
ezberimden dua gibi
düşme dilimden
düşme
ya
düş
sen?
oysa düşebilmeliydi yollara onurlu bir aslan
bu
kimsesiz bir şehrin yalnızlığa
kıskıvrak yakalanışıdır
defalarca terk edilmiş bir şehrin
bir kat daha terk edildiğini ilan
metruk evlerin âma gözlerine bakamam
hayır bakamam
getirmeyin ömrüme koparılmış bir tufan
e.n.y. /hazanda bir akşam
5.0
100% (6)