Nasıl başlamıştı dersin bu serüven,
.......................İki ileri, bir geri miydi adımlarımız?
“Bu aşk çok eskilerde kaldı” diyen herkese,
.......................Bürhandı avuç içlerine kazılan adlarımız.

Zaman dediğin şey;
Gidenlerin gölgesini göstermiyor ki kadınım.
.......................Bilemezsin en çok aynalarda başlıyor yangını bu adamın.
Ve aldırma...
Aldırma diye konuşuyor içimdeki umursamazlığın çocuğu.
Sonra küçücük yalanlar söylüyorum kendime.
Hangimizdi ilk gülerek gezen ölümle diyorum mesela.
Sonra ay gözlerinine mi düşüyordu ilk diye soruyorum.
Sonra şafak sana mı söküyordu;
........................Sonrası falan filan işte....

Yutkunup;
Başımı vurmak isterken duvarlarına ayrılığın,
Alyuvarlarıma “off”ların en sert nikotinini yolluyorum.
Ve su götürmez harflerle donanmış kelimelerden,
.........................Adına en güzel şiirleri yazıyorum.
Varsın kir pas içinde bir parkam kalsın geriye,
Ve tırnağımda kan tortusu umudun...
Ve kalsın geride kadınım;
.........................Masumiyeti kınında sukut o korkunun.
Sırdaşında rüzgarın,
Ak güvercinler ten süzer kirpikten parmaklıklara.
Anaları ağlarmış biliyor musun ak beyaz duvağında her gelinin.
Kan sızısı dert yanınca güneşe.
..........................Çökermiş gökyüzünde kederin binkatlı yapısı
Ve yüreğimde sürgünlenirmiş umudun onlarca demir kapısı.
Sen bir avuç kıvılcım getir bana,
Bir avuç kıvılcım diyorum kadınım; ateşi yüreğinden kopan.
Bir avuç yarın getir bana, güneşi sende batan...
Getirme ağlatan gecelerin hüzün fenerini.
Islak yanaklar getirme bana ne olur.
...........................Biliyorsun bu yürek bu boranda yok olur.

Aldırma...
Varsın ak döşün saklasın mihrabını gamzelerimin.
Açlığında isyanın,
...........................Yüzünü kederime asma benim.
Bilirsin ki sen kadınım;
Bir kızıl sukunetinde gözlerini kapaman,
............................Batması demek yüreğimde tüm güneşlerin...
............................Tadı kaçtı haklısın yüreğime saplanan bu özlemlerin.
Aç atmacalar; işgalinde doğurgan akasyaları,
Bir deli zamandır işte topuğunda dürttüğün rüzgarlar.
Bilir misin ben mahkum ederken yalnızlıkları,
Tüm yakamozlarını sana bıraktım gecenin.
Gözlerin, tuzak olsun suskun soğukluklara,
.............................Bozkırlarında, gök tütsüleri tütsün istedim.
Yalnızım desede yüreğimin bir köşesi,
Diğer köşesindesin... Bil istedim.
Bilir misin neden yazmıştır onca şiirini bu acemi şair,
Kafiyelerinde sen, nedendir?
Ünlemlerine düşen yokluğun, nedendir?
Hangi mısrama baksam visalin kuşları tüner hep,
Parmaklarımda hüzün şarkılarının kalleş notaları,
Söylesene ruhumda metafizik gel gitler nedendir?
................................. Nasıl başlamıştı dersin bu serüven,
..................................İki ileri, bir geri miydi adımlarımız?
Bana bozgun şiirler bırakma,
Bıraktım, hazin türküler kırmızıda kalsın.
Sen bir avuç kıvılcım getir bana,
Bir avuç kıvılcım diyorum kadınım; ateşi yüreğinden kopan.
Bir avuç yarın getir bana, güneşi sende batan...
Getirme ağlatan gecelerin hüzün fenerini.
Islak yanaklar getirme bana ne olur.
...........................Biliyorsun bu yürek bu boranda yok olur.

Engin Badem
-acemişair-

www.siirgezginleri.net