5
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
2089
Okunma

Yaşı daha on dörttü yüzü ayın on dördü
Dağların eteğinde güller gibi Gülce naz
Saçlarında meltemler türkü türkü eserdi
Sabahın seherinde yeller gibi Gülce naz.
Güldükçe gül açardı pembe yanaklarında
Bilmem nasıl kokacak ağa konaklarında
Eteği dolandıkça kurban sunaklarında
Bir zalime büküldü eller gibi Gülce naz.
Esir düştükçe ruhu soldu mor güllü bağı
Yücesinde bin bir dert eridi karlı dağı
Yüreğinden aktıkça tükendi can ırmağı
Susuz kaldı kurudu çöller gibi Gülce naz.
Vurdular kelepçeyi baldan tatlı diline
Sürdüler acıları merhem diye beline
Kan gülleri açarken bakmadılar soluna
Hoyrat elde kırıldı dallar gibi Gülce naz.
O minicik yüreği alev alev yanarken
Arafın yollarında bir yudum su ararken
İnanmasa da son kez hayallere kanarken
Tükendikçe savruldu küller gibi Gülce naz.
Kara talih gülmedi hem yaşına, başına
Kıydılar yaban elde bakmadılar yaşına
Seriliverdi bir gün toprağın ak döşüne
Gelin duvağındaki tüller gibi Gülce naz.
Gülce nazlar bitmez ki biri gitse ne çıkar
Bu beyinler oldukça çok Gülce nazlar yakar
Gülce naz yok oldukça kurt sofrası et kokar
Hükmüne baş eğdikçe kullar gibi Gülce naz.
Yüksel Beyocaktan
5.0
100% (13)