12
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
1629
Okunma

sen
gönlümün arka sokaklarını aydınlatan
kem gözlerden saklamaya çalıştığım güneşin oğlu
şimdi rutubet kokan duvarlarım senin eserin
artık cenabet nefesini çek üzerimden
ki onlar değil mi şiirlerimi soluksuz bırakıp öldüren.
annemin küçükken anlattığı
bir varmış bir yokmuş diye başlayan her masalımın
beyaz atlı prensi saymak gafletinde bukunurken
nereden bilirdim
devlerin arasından korkak bir sıçan gibi kaçacağını
ve yere düşürdüğün dudaklarımın al/ı
mor bir dağ sümbülüne dönüşürken
yalnızlığın soğuk nefesini tam enseme üfleyeceğini
gelincik gibi boynumu bükeceğini.
yüreğinde nice patlamaları avuç avuç biriktirip
yüzüme tüküren karanlık gölgene
her adımda geri dönüp bakıyorum
öfke fırtınalarına siper ettiğim gözlerim buğulu
soğuk bir kış gecesi
yolcu otobüsünün camından bakar gibi bakıyorum sana
geçtiğim yollardaki yalnız ağaçlar gibisin
öfkeli yüreğinden öpmeye her yanaştığımda
inmeye korktuğum son durak gibi.
suçlayan kelimeler uçuşur semaya
karanlık bulutlar giyinip üzerlerine
sulu sepken yağarken
bilemezler ah onlar da bilemezler
günahsız bir güvercinin nasıl taklalar atarak konamadığını
kamçı gibi inerler yüreğime
kanatırlar, ağlatırlar.
uzaktan uzağa batan günün son ışıkları gibi
batıyorsun gözlerimde
geride bir tutam hüzün
bir tutam pişmanlık
sen
sevmeye doyamadığım güneşin oğlu
affet beni.
Ayvazım DENİZ