16
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
4416
Okunma

sanma ki unuturum seni
toprağınım yağmurlarda çiçek kokan
sarmışım seni
menekşeler sarı güllerim
yapraklarında çiğ tanesi
karanlık gecelerinde ışığımla yangın bir mum
pencerende yuva yapmış bir serçeyim ben
sen ,
serçe sanırsın belki
o serçe ki ,
seni canından çok seven
senin için dünyayı yerinden oynatırdı bu yürek bir bilsen
şebboylar damlarken gün batımlarına
şebboylar ağlarken
ellerin diyorum ne kadar hüzünlü
ve gözlerin aşkla bakmak için
ah ne kadar geç
ne kadar erken
rüzgar rüzgar eserim baş ucunda
ışıldayan ay ışığı saçlarında
kırık kanatlı kuşlar ağacında
uçup gitmem merak etme
seni bekliyorum ben
senden öte uzaklarda
mevsimleri giydiririm sana
üşütmesin zaman seni
sesine vururum kendimi
eskimiş şarkılarda
öldüğün sabahın buz dagında kaldım şimdi
bir şarkı söylesen bana
biraz hicazdan
zamanda akıp geçen bir yazdan
sarsan kollarına yine eskisi gibi
"kuzum" desen bana
üzülmesen
gül bakıslım , sen ağlama desen
ağlamasan
çınlayan bir fotoğraf sesiyim ben artık
gözlerine oturmuş bir manzara
kucağında bes yaşimin ihtisamı
yüreğinde askımız
saclarında annemin sevgi ormanı
ah ben
yeniden dogsam gözlerinden
seni bekliyorum eskimiş anılarda
şimdi harap ve uzayan tren raylarında
öylesine yakınsın ki sen
ama neden öylesine de uzaksın bana
uzatsan şimdi ellerini
dokunsan saçlarıma
çocuk olsam yeniden salkım saçak ellerin ellerimde
dur dedim zamana
dur ki
yanındayken ellerinin sıcaklıgı ile
göz pınarlarının ırmak ırmak
suyunu saklayayım ki
sığınayım yine
sen yokken içine
ve gözlerin bir ıssız tepeden
mevsimler dokuyor şiirlerime
içimi ısıtan bir rüzgarsın
esintinle dalıyorum hülyalara
geceyim aslında ben
asılmış bir kuş gibiyim şehrin sokak lambalarına
ve bir zaman sonra
saba rüzgarıyla geleceğim yanına
beni karşıla
o ışığın gecirgenliğiyle dolu boyutta
anılarımıza sarıldığımda
lütfen sen yine saçlarımı okşa
bak , gülümseyişlerimizi getirdim sana
kırlardan gelincikler papatyalar
gün ışığı biraz pencerenden
sevinçlerimizi getirdim asırlar öncesinden
yorgun bir kumru kondu bu sabah pencereme
ve bir ayna gibi yansıttı ruhunu bana
o sen’din bir tanem
sevgi dolu yüreğinle sen
beyazlaşmış bir ışığa yürüttü beni
karşımda gölgen
hala gitmemiş ellerimde teninin kokusu
saran yüreğimin evini
her yerinde gölgen ve ışık işte anla
gitmedin ki benden
gitmedim ki senden
bir şarkı yumağına dolandık
ve akşamsefaları içinde gizlendik
artık kimse ayıramaz bizi bizden
yağmur desenleri çiziyorum bulutlara
içinde desen desen
hep sen
bulutlar ki bir gülden soyutlanmış
gökyüzüne saplanmış
ben ise yaşamdan soyutlandım
yüreğine saplandım
her ayrılık zamansızdır gülüm
zaman sevmedi biliyorsun bizi
dönmedi göçmen kuşlarımız
kaybettik bütün kedilerimizi
anlamazdı hiç kimse bir damla suya hasretimizi
dinmeyen o çöl yangını mevsimlerimizi
birlikteyken bile bilmezler ki
hasrettik birbirimize
biten bir kum saatinde durmuş bir zamandık ikimiz de
umutlarımız karlı bir dağ yamacı
eriştiğimizde kopar düşerdi üstümüze
belki adı konmamış bu hüznü ilk kez yaşıyorsak da ikimiz
biz dünyayı kucaklardık o muhteşem sevgimizle …
Ayşegül Aşkım KARAGÖZ – Mert YİĞİTCAN
kuşları ve kedileri çok seven şair
27 . 01 . 2015